Filistin'in müsebbibi Abdülhamid'i indirenlerdir!

Bu hafta sınırları içerisinde Hazreti Ömer'in emaneti, Selahaddin Eyyubi'nin rüyası, Yavuz Sultan Selim'in Mirası, Abdülhamid Han'ın davası, inananların kalbi ve her zaman ilk kıblesi olan Kudüs ve Filistin'de son günlerde patlak veren olayları yazmak istedim sevgili okurlarım.

Öncelikle kısa bir bilgilendirme yapmak istiyorum.

İnsanlık için tarih boyunca bazı mukaddes (kutsal) kabul edilen yerler dünyanın geri kalanına tercih edilmiştir. Bu yerlere kutsiyetini yükleyen de hiç kuşkusuz dini inanışlardır. Hicaz Müslümanlar için, Vatikan Hıristiyanlar için kutsaldır. Ne var ki Beytü'l-Makdis, Daru's-Salem, Yeruşalim gibi isimlerle de anılan Kudüs hem İslamiyet hem Hıristiyanlık ve hem de Musevilik için kutsal ve muhterem bir mahiyettedir.

Asırlardır uğruna pek çok savaş ve sefer yapılan Kudüs, daima Müslümanların şefkatine, gayrimüslimlerin gazabına uğramıştır. Hazreti Ömer, Kudüs'ün anahtarını Patrik Sophronios'tan bizzat teslim aldıktan sonra, burada yaşayan gayrimüslimlere tam bir din hürriyeti ve güven içinde yaşayacaklarına dair yazılı bir eman takdim etmiştir.

Selahaddin Eyyubi 1187 yılında Kudüs'ü kuşattığında, bu mübarek beldeyi savaşın yıkımından korumak için büyük çaba sarf etmiştir.

Osmanlı döneminde Kudüs, büyük bir itibar ve şerefle korunmuştur. Kudüs'e, "Kuds-ü Şerif" diyen Osmanlılar, buraya her zaman özel bir ihtiram ve ihtimam göstermişlerdir. Devlet-i Aliyye bu konuda öyle düşünceliydi ki üç büyük dinin kutsalı olan Kudüs'ün Yafa kapısı üzerine Kanuni Sultan Süleyman tarafından "La ilahe illallah, İbrahim Halîlullah" yazdırılmış ve "İbrahimi" üç dinin mensupları birleştirilmiş, kesinlikle ayrıştırılmamış, hatta barıştırılmıştı.

Gelinen noktada Hamas'ın İsrail'e yönelik Aksa Tufanı operasyonu başlatarak binlerce roket, havan fırlatması, daha sonra İsraillilerin yaşadığı kesime girerek çok sayıda İsrail askerini rehin alması kaosun kapılarını yeniden aralamış ve İsrail'in Gazze'ye yönelik düzenlediği hava saldırıları sonrasında savaşanların dışında çok sayıda bebek, engelli, çocuk ve kadın ve sivilin de bulunduğu Filistinli masum vahşice şehit edilmiş, binlercesi de yaralanmıştır. Topraklarını, kutsallarını, hukuklarını savunurken şehit olan Filistinli kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa diliyorum.

Şunu özellikle belirtmek istiyorum ki,

Hamas'ın İsrail'e saldırı düzenlemesi, İsrail'in arayıp da bulamadığı bir fırsat olmuştur. Düşünmeden edemiyorum; Hamas'ın bu saldırısı Filistin davasına zarar vermek için planlanmış bir operasyon muydu

İhanetlerle dolu Ortadoğu tarihine bakınca bunu düşünmeden edemiyor insan. Çünkü sonuç olarak bugün adeta soykırıma tabi tutulan 2 milyondan fazla Gazzeli kardeşimiz deyim yerindeyse öleceği günü beklemektedir.

Kurgu video ve haberlerle dünya medyasını yöneten siyonist rejim aradığı fırsatı bulmuş ve soykırıma girişmiştir.

Gazze halkının topluca, ayrım gözetmeksizin zarar görebileceği bir adımın, bölgede yaşanan acıları ve şiddet sarmalını daha da artıracağını vurgulayan Sn. Cumhurbaşkanımız, sağduyuyla hareket edilmesi gerektiğini ve bölgede sükunetin bir an evvel tesis edilmesinin tüm bölgenin selameti açısından büyük önem taşıdığını ifade ederek bir kez daha büyük bir devlet adamı olduğunu göstermiştir.