Bir(leşmiş) Milletler ve Şeytan Üçgeni!

İkinci Dünya Savaşı'ndan galip çıkan devletlerin liderliğinde oluşturulan bir dünya teşkilatı olan Birleşmiş Milletler (BM), 20. yüzyılın ilk yarısında yaşanan savaşların ve barışa yönelik tehditlerin tekrarını önlemek ve uluslararası barış ve güvenliği korumak amacıyla kurulmuştur.

Beş daimî üyeli (ABD, Rusya, Fransa, Çin, İngiltere) BM; ayrıca adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği dünyanın bütün ülkelerinde sağlamayı amaç edinmiştir.

Esasen bu tanım beş daimî üyenin belirlediği bir prensiptir. Gelinen aşamada maalesef bu ifadeler teoride kalmış ve bir prensipten öteye gidememiştir. BM'nin, kuruldu kurulalı bu tanım ekseninde hareket ettiği pek görülmemiştir.

Dikkatli bakınca dünyada nerede bir gözyaşı, nerede bir acı varsa orada bu beşlinin silahları ve oluşturdukları şeytan üçgenini görebilirsiniz. Kediye ciğer teslim etmek misali dünyanın en büyük silah satıcıları barışı korumakla görevli (!) bu beşlidir maalesef.

Daha da dikkatli bakarsanız yeryüzünde dökülen her kanda ve gözyaşında şeytan üçgeni (İsrail ve mütemmim cüzü ABD, İngiltere, Fransa)'ni görürsünüz.

BM'nin beşlisi ve küresel güçlerin Gazze'de yaşanan soykırımı durdurması umulur ve beklenirken "şeytan üçgeni"nin gayret ve marifetleriyle sadece üç maymunu oynamayı seçmeleri BM'nin bizce malum gerçek yüzünü bir kez daha göstermiştir.

Gazze'de eşi benzeri görülmemiş bir soykırım ve savaş suçu işleniyor sevgili okurlarım.

Yaşanan savaş suçlarına kısaca değinmek gerekirse:

BM Konvansiyonel Silahlar Sözleşmesine göre yasaklı silahlar kategorisinde bulunan beyaz fosfor ve benzeri silahlarla kadın, çocuk demeden insanlar diri diri yakılıyor.

Cenevre Sözleşmesine göre yasak olan mülteci kamplarında insanlar katlediliyor, asker sivil ayırt edilmeden toplu cezalandırma uygulanıyor, zorla göç ettirme suçu işleniyor.

Aynı sözleşmede yasaklanmış bulunan hastaneler bilerek ve kasıtlı olarak vuruluyor; tıbbi yardım, gıda ve giyim yardımları engelleniyor.

Lahey Sözleşmesine göre yasaklanmış sivil yerleşim yerlerinin, şehirlerin, köylerin, dini mekanların vurulmasını BM sadece seyrediyor.

Bu adaletsiz ve haksız tutum dünyanın dengesini, geleceğini adaletten uzak, herkesin kendi çıkarlarını gözettiği, zayıf olanların her şartta ezildiği, kan ve gözyaşının teşvik edildiği bir çirkin ahlakın yaygın olarak yaşandığı bir belirsizliğe sürüklemektedir.