HDP'li vekilin hezeyanları!

Bu hafta başında HDP milletvekili Oya Ersoy, TBMM Genel Kurulunda eğitim sistemini eleştirirken İslam dinini, Müslümanları ve şanlı tarihimizi hedef aldı. Gerek sosyal mecralarda gerekse ulusal medyada kendisine yoğun bir şekilde tepki gösterildi. Konu umumi olarak hep dinimize hakaret olarak ifade edildi. Oysa konuşması içerisinde öyle hezeyanlar vardı ki... Bu itibarla önce neler söylediğine bir bakalım: "Bugün karşı karşıya kaldığımız yıkım beş yüz yıl önceki Osmanlının yönetim biçimini, bin beş yüz yıl önceki dinin toplum ilişkilerini, iki bin beş yüz yıl önceki Orta Asya masallarını yeniden kurma hayalidir. Kindar ve dindar nesli oluşturma ucubeliğidir." Bakınız bu cümlelerle üç önemli unsur yere vurulmaktadır. Osmanlıya, İslam'a ve İslam öncesi Türk tarihine nefret kusulmaktadır. "Dinime dahleden bari Müsülman olsa", demişler. Tarihle, İslamiyet'le ilgisi olmayan bir şahsın Meclis kürsüsünde yaptığı bu konuşma esef vericidir. Müslüman bir ülkede İslam'ı ve o milletin tarihini topyekûn aşağılaması aynı zamanda sakat zihin yapısını ortaya koymaktadır. Bir milletin vekilinin, milletinin (ki buna Kürtler de dâhildir) değerlerine saldırması anlaşılır bir durum değildir. Gözü dönmüşlüğün, kinin, nefretin dışa yansımasıdır. Yine bir milleti temsil etmeye kalkmış vekilin cehaleti öylesine sırıtmaktadır ki insan gayriihtiyari pes artık demektedir. Birincisi Osmanlı beş yüz yıl öncesinde kalmadı. Osmanlı yedi asır boyunca devam etti. Yüz sene önce de Osmanlı vardı. Osmanlı yönetiminde bu yedi asır boyunca nice kere farklılıklar yaşandı. Osmanlı zamanın ve çağın gereklerini her zaman takip eden bir devletti. Bugün dünyada en fazla hayranlık duyulan, en fazla araştırılan imparatorluk, Osmanlıdır. Bugünkü dünyanın süper güçleri 17-18. asırlarda Osmanlıyı araştırarak ve pek çok konuda örnek alarak yükseldiler. Osmanlının veziriazama (sadrazam) verdiği yetkiyi bugün dünyada hangi süper devletin başkanı vermektedir acaba Rusya Başbakanı'nın adını kaç kişi bilir. ABD'de Başkan'dan sonra başkan kadar etkili kimi gösterirsiniz. Osmanlı yönetim biçimi ile ilgili yüzlerce araştırma eser ortaya konuldu. Türkçeye ve Türk bilim adamlarına alerjiniz varsa Alman, Fransız, İngiliz ve ABD'li bilim adamlarının eserlerini okuyunuz. Yüzünüz kızaracaktır. Osmanlıyı, 500 yıl önceki diyerek karalıyorsunuz. İngiliz Kralına ve Kraliçesine de sözünüz var mı Çağ dışı diye ayıplayınız! ABD'yi iki yüzyıl öncesi yönetim şekli ile idare mi olunur diye azarlayınız! Japonlarla irtibatı kesiniz... Ancak Oya Ersoy'un tarihimizle ilgili devamında belirttiği ifadeler konunun sadece Osmanlı düşmanlığı olmadığını gösteriyor. O, iki bin beş yüz yıl önceki Orta Asya masallarını yeniden kurma hayali ile yaşıyorlar diyerek topyekûn Türk tarihine ve milletine kinini kusuyor! Vekil şunu bilmeli ki kadim devletlerin ve büyük milletlerin destanları vardır. Destanlar milletlerin mayalarıdır. Mazin ne kadar derin ise yüce bir çınar gibi güçlü kudretli olursun. Mazisi olmayan Irak ve Suriye devletlerinin düştüğü acı durumları, yaşadığı travmaları görmüyor musunuz. Türk'ün, Yunanlının, Japonların, İranlının, İngilizlerin destanları vardır. Hepsinin de köklü devlet ananeleri mevcuttur. Bu milletlerin hiçbiri destanından rahatsızlık duymaz. Sadece güç alır. Türk destanları da böyledir. Gençlerini devletine, milletine güvenen, birlik ve beraberliğini pekiştiren özellikler ön plandadır. Ayrılıklarda ise çekilen acılar belirtilir. Destanlar gençliğe heyecan ve aşk verir. Yiğitlik, cesaret, gayret ve kahramanlık duygularını kazandırır. Hür ve bağımsız olma arzusu aşılar. Destanı olmayan, geleneği bulunmayan maydanoz misali kurulan devletler ise sömürgeci ülkelere kölelik yapmaktan başka bir işe yaramazlar. Nitekim bir diğer HDP'li vekil Feleknas Uca'nın sözleri bunun tezahürüdür. Uca, bir taraftan Türk ordusunun Kandil ve Sincar'da terörist gruplarla mücadelesini çarpıtırken diğer taraftan NATO ve AB'ye Türkiye'ye müdahalede bulunmaları çağrısı yapmaktan utanmayacaktı!.. Neyin peşindesin Oya Ersoy son konuşmasında İslamiyet'e olan nefretini de ortaya koymaktan çekinmedi. Bin beş yüz yıl önceki toplum ilişkileri diyerek doğrudan Sevgili Peygamber Efendimiz dönemini hedef aldı. O devrin adı "Asr-ı saadet"tir, öncesi ise "Cahiliye devri"dir. Oya Ersoy böylece cahiliye devrini seçmiş olduğunu onu arzuladığını göstermektedir. Yine Oya Ersoy ve onun gibilerinin bugünkü Hristiyanlık, Yahudilik ve Zerdüştlüğe laf söylediğini göremezsiniz. Oysa bunların kökeni İslamiyet'ten bin veya binlerce yıl öncedir. AB'deki dostlarını da "binlerce yıl önceki dinî ritüelleri niçin koruyorsunuz!"