Bu hafta yazımda muhalefetin neden kazanamadığını kaleme alacaktım. Ancak Sayın Cumhurbaşkanımızın bir kez daha seçimden zaferle çıkmasının üzerinden iki gün geçmeden, kabinede yer alacak isimlerin tartışılmaya başlaması üzerine bu konuda yazmaya karar verdim... Bilhassa sosyal medyada anlı şanlı isimler yeni kabineyi paylaşıyorlar. Kimileri tayini
Bir dostumuzla son seçim sonuçlarını TV'lerden takip ediyoruz. Büyük şehirler, diğer şehirler, Cumhurbaşkanlığı oranları, vekillikler tek tek veriliyor. Bu arada her kanalda özel bir bölüm açılmış. Deprem bölgesinde durum. O an gerçekten çok garip karşıladım! Neden diye düşündüm. Niçin böyle bir ayırım yaptılar ne bekliyorlar bir mana veremedim.Son
14 Mayıs günü gazetemizin manşeti "Yüzyılın Seçimi" şeklindeydi. Bu başlık bir abartı olmayıp gerçeğin ta kendisiydi. Zira görülmeyen özellikler taşıyordu. Seçim sath-ı mailine neredeyse iki yıldır girilmişti. Kılıçdaroğlu liderliğinde altı parti birleşmiş ve "Altılı Masa" namıyla onlarca kez toplanmıştı. Örtülü desteğiyle HDP de masanın gizli orta
Eskiler, "Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar" derlerdi. Fikirlerin çatışmasından hakikatler ortaya çıkar demektir. Günümüzün hastalığı ise muhatabını dinlememek oldu. Aydın geçinen insanlar dahi TV tartışmalarında sadece fikrini dikte ediyor. Muhatabını zerre kaale almıyor. Bazıları ise günümüzde ilminin en üst derecesi profesörlük makamına
3 Mayıs 2023 tarihi yüce hakan cihangir padişah Fatih Sultan Mehmed Han'ın şehadetinin 542. yıl dönümü idi. Doğuya doğru sefere çıkıp Gebze'de Hünkâr Çayırı mevkiinde vefat ettiğinde (3 Mayıs 1481) henüz 49 yaşında bulunuyordu.Türk târihi, sayılamayacak kadar çok kahraman ve cihangirlerle doludur. Fâtih Sultan Mehmed de bunların başında gelenlerden
Ülkemizde nedense Sultan II. Abdülhamid Han'a karşı düşmanlık, husumet, kin ve nefret bitmek bilmiyor. Hâlbuki kendisinin tahtından darbe ile indirilmesinin üzerinden 114 sene geçti. Vefat edeli ise 105 sene oldu. Konunun bu kadar canlı tutulması çok manidar değil mi Gün geçmiyor ki bir köşe yazarı onu diline dolamamış olsun veya sosyal medyada ken
23 Ocak 1517'de Ridaniye Savaşını kazanan Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan Selim Han, Adiliye'de kurulan görkemli otağına yerleştikten sonra Memlük Sultanı Tumanbay'ın yakalanması ve Kahire'nin teslim alınması üzerine devlet adamlarına emirler vermişti.Bunun üzerine 24 Ocak'ta Osmanlılar dünyanın en büyük ve zengin şehirlerinden biri sayılan Kahire'ye
Milletimizin büyük bir feragat örneği göstererek deprem bölgesinde yaşayanlara yardım götürmeye çalıştığı sırada bazıları da her gün milleti rencide edecek tartışmalara zemin araladılar. Bu tartışmalardan biri de dinî değerler üzerine idi. Salalardan duyduğu rahatsızlığı dile getiren söylemler ardından tekbirlere sıçradı. Bazıları aleni, kayıtsız v
Afet-i gamdan acep dünyada kim azadedirHerkesin bir derdi var mademki âdemzâdedirBir hüma-yı zevki bin sayyâd-ı gam takip ederBöyle bir mevhuma bilmem halk neden üftadedir Hayatın akışını daha güzel özetleyen bir kıta olamazdı... Bu dünyada gamdan, üzüntüden azad olmuş bir kimse yoktur. Şayet âdemoğlu ise herkesin bir derdi bir üzüntüsü vardır. Zir
Acımız büyük yaramız derin. Anlatılması zor. İçinde yüzlerce, binlerce hikâye barındıran ve hepsi de gözyaşlarınızı engelleyemediğiniz türden. Sarmaya kalksan sarılmıyor, merhem olmaya çalışsan yetmiyor, teskin etmeye kalksan olmuyor... Bir millet topyekûn seferber olmuş durumda. Büyük fedakârlık ile çalışıyor. Öncelikle can diye çırpınıyor, bir ca
© 2016