Mülteciler araştırılıyor ve Erdoğan (4)

"Göçmen" ve "mülteci (sığınmacı)" denildiğinde, insanın aklına ortak bir kavram, "topraklarından, anavatanlarından edilmiş insanlar" kavramı gelir!"Göçmen", doğa olaylarının kurbanı kişidir. Şiddetli bir "deprem" alanında korkuyla yaşayan ve konutu yıkılan "depremzede", başka topraklara "göç" zorunda kalır... "Göçmen" olur... "Mülteci" değildir! Şiddetli sel felaketi, ağır yangın olayı yaşayan aileler ise "göçmen" olurlar "Göçmen" ile "mülteci" kavramları karıştırılmamalıdır!AKP Reis-i Umumisi, Reis-i Cumhur, Veziri Azam Recep Tayyip Erdoğan geçen ay "göç mesajında" gelişmiş ülkelere şöyle "sitem" etti: "Göç ve mülteciler meselesinde yükü sesi çok çıkan gelişmiş toplumlar değil, kriz bölgelerine komşu, bizim gibi ülkeler çekmektedir. Kabul ettikleri birkaç yüz mülteciyi reklam malzemesi olarak kullananlar, derinleşen insani krizler karşısında hiçbir sorumluluk üstlenmiyorlar!""Parlamenter Göç Konferansı'nın" açılışına özel bir video mesaj gönderen Erdoğan özetle şunları söyledi:"Parlamentolar arası birlik, farklı siyasi sistem ve düşüncelere sahip parlamenterler için önemli bir diyalog zemini işlevi görüyor. Halklarımızın temsilcileri olan parlamenterlerin görüşlerini ve tecrübelerini birbirlerine aktarmalarına imkân veren birlik, küresel sorunlara çözümler geliştirilmesine de katkı sağlıyor. 'Parlamentolar Göç ve Mültecilere İlişkin Küresel Mutabakatlar' temasıyla düzenlenen 'Küresel Parlamenter Göç Konferansı'nın bu bağlamda önemli bir ihtiyacı gidereceğine inanıyorum..."Erdoğan, "Ekonomik sıkıntıların başta Batılı ülkeler olmak üzere tüm dünyada yabancı karşıtlığını ve mülteci düşmanlığını körüklediğini gözlemliyoruz!" dedikten sonra şu bilgileri verdi:"Birleşmiş Milletler rakamlarına göre, yüksek gelirli ülkeler 1000 kişi başına ortalama 2.7 mülteci barındırırken, orta ve düşük gelirli ülkeler ise 5.8 mülteciye ev sahipliği yapıyor. Kabul ettikleri birkaç yüz mülteciyi reklam malzemesi olarak kullananlar, derinleşen insani krizler karşısında hiçbir sorumluluk üstlenmiyor. Kıtaların ve kültürlerin kavşağında yer alan bir ülke olarak göç olgusu tarih boyunca beşeri ve sosyal hayatımızın bir parçası olmuştur. Engizisyondan kaçan Museviler başta olmak üzere son 500 yılda zulme uğrayan milyonlarca insana kapılarımızı açtık. Kafkasya'daki kardeşlerimiz de, Balkanlar'daki soydaşlarımız da başları dara düşünce güvenli liman olarak hep Türkiye'ye sığındı.1. Körfez Savaşı'nda, Irak'tan kaçan yüz binlerce Kürt kardeşimize sahip çıktığımız gibi, Suriye'deki çatışmalardan kaçan 3.6 milyon Suriyeli sığınmacıyı da topraklarımızda kabul ettik. Kapımıza gelen hiç kimseyi etnik kimliği, dini, kültürü, meşrep ve mezhebi sebebiyle geri çevirmedik. Tarihimizin, kültürümüzün ve inancımızın bize yüklediği bu görevi inşallah