'Altın', Altındır! (4)

Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1933'te "Altın ve Petrol Arama İdaresi Başkanlığı"nı kurdu... Petrolün aranmasına başlandıysa da 2001'de İzmir Bergama Ovacık Altın Madeni açılıncaya kadar Türkiye'de altın üretimi yapılamadı! Başbakan Bülent Ecevit, Türkiye'de altın aramanın ilk adımını attı Altın, madende üretilirken yörenin doğal kaynaklarına; havasına, suyuna, toprağına zarar verebileceği yolundaki savları araştırma amacıyla "Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu'nu (TÜBİTAK)" görevlendirdi... TÜBİTAK'ı, "İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümü"nden Prof. Dr. Naci Görür başkanlığında, bir bilim heyeti kurdu. Bilim heyeti, Bergama'da altın üretiminde kullanılacak teknolojiyle bağlantılı çevre önlemlerini, insan sağlığına ve çevreye zarar verip vermeyeceğini araştırdı... Prof. Dr. Görür'ün başkanlığındaki üç kişilik heyet, ABD'de altın madenlerini incelemekle ve yöresel uzmanlarla görüşmekle görevlendirildi. Uzmanlar heyeti dönünce, Bergama'da altın üretiminde kullanılacak teknoloji ve önlemlerin, ABD'den daha ileri düzeyde olduğunu, çevre ve insan sağlığına zarar vermeden altın üretiminin yapılabileceğine ilişkin bilimsel görüşlerini, bir raporla sundu Ecevit, bu bilimsel çalışmalardan sonra Bergama'da ve Türkiye'de altın üretimini başlattı Bergama Ovacık'ta üretilen ilk altını simgeleyen, 9.2 gramlık külçe, Ecevit'e sunuldu Atatürk'ün 1933'te "en büyük hayallerimden biri" dediği, üretimin ilk sonucunu alarak tarihe geçen Ecevit, 9.2 gramlık minyatür külçeyi görünce, heyecanlandı. Ecevit, Türkiye'deki altın rezervinin 10 yıl sonra yılda 35 milyar dolar kazanç sağlayacağını öğrenince, "Daha erkene alamaz mıyız" diye sormuştu! Altın, "magma" denilen, katı kaya içerisinde, erimiş kayaların katmanlaşması sonucunda oluşur. "Magma" soğuyup katılaşırken; içindeki su gibi, buharlaşan öteki nesneler de yüksek basıncın etkisi ile "magma'dan" ayrışırlar. Ortaya çıkan yüksek basınçla birikte katı kayaların üstünde çatlak ve yarıklar da oluşur.Bu nedenle, altın aramaları, "magma gövdesinin katmana dönüştüğü" yerler olan "kristal kuvars damarları" yöresinde yoğunlaşır Altınların tüme yakını, "kuvars damarlarında" paralel ve ince yaprakçık biçiminde oluşan "kayaçlarda (farklı mineral birlikteliği)" toplanan "altınlı kumlardan" ya da "damarlardan" üretilir. "Magma tabakası" içinde sıvı olarak bulunan, depremler ve başka jeolojik hareketlenmeler nedeniyle "magmadan" sıvı olarak ayrılan "altın elementi" de basınç etkisi ile parçalanan kayaların içerisine dolar. Bu noktalar soğumaya başlarken, tortu katılaşır ve altın yönünden varlıklı kayalar oluşur...Buralara "maden yatakları" adı verilir Dere yataklarında rüzgâr, su gibi etkenlerin yoğunluğu, taşların kum hale gelmesine ve altının belli bir biçimde ortaya çıkmasına yol açar. Bu nedenle "altın bulma" olasılığı, "Karun Hazinesi'nin" kaynağı Manisa'da Paktalos (Sart) Çayı'ndaki gibi, dere yataklarında daha olasıdır...Karun Hazinesi - İkiztepe altın külçeLidyalılar, Paktalos Çayı'na attıkları "koyun postunu" bir süre sonra sudan çıkarırlardı Bu arada, ağır olan altın zerrecikleri de postun tüylerine takılırdı!19. yüzyılda "altına hücum" dalgasını başlatan ABD'li kovboylar da nehir kıyılarında Lidyalılara