1 Kasım 1922... Vahdettin kaçtı!

Her nedense, AKP Genel Başkanı, Başbakan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100. yıldönümünü Ankara'dan sonra İstanbul'da vatan haini Osmanlı Padişahı "Vahdettin'in köşkünde" kutladı...

Buna karşılık 7'den 70'e, kadını-erkeği Cumhuriyetin 100. yıldönümünü, Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün son nefesini verdiği "Dolmabahçe Sarayı'nda", 71 numaralı odada gönüllü kutlamak için kuyruklar oluşturdular...

Ellerinde Türk bayrakları taşıyan, bazıları da üzerinde Atatürk fotoğrafının bulunduğu tişörtler giyen ziyaretçiler, "İstiklal Marşı" okunduğu sırada saygı duruşunda bulunarak marşa eşlik etti.

Atalarına saygı duruşundan sonra "Ne mutlu Türküm!" de dediler...

Her nedense, İstanbullular Vahdettin Köşkü'ne adım atmadılar!

Peki, Erdoğan neden Vahdettin'in köşkünü seçti Köşkü, padişah olmadan önce "Şehzade Mehmet Vahdettin Efendi" kullanıyordu. Bundan dolayı "Vahdettin Köşkü" olarak biliniyor... Vahdettin, İngiliz gemisiyle yurtdışına kaçarken "şahsi mülkü" olan bu araziyi Zehra isimli bir cariyesine bağışlamıştı!

Vahdettin'e "vatan haini ve soysuz" diyen Atatürk'tür. Nutuk'ta özellikle Vahdettin hakkında şöyle söylüyor: "İngiliz yük gemisinin ambarında saklanarak bu ülkeden kaçan bir vatan hainidir!"

Erdoğan göreve gelince, köşkü onartıp kendisine İstanbul'da "çalışma makamı" yapmıştı. Atatürk'ü sevmediği için olsa gerek, bir anlamda da herhalde kendisini son "Osmanlı Padişahı" olarak görüyordur!

Ayrıca orada "16 Türk devletinin" bayrakları da yer alıyor. Erdoğan'ın tam arkasındaki siyah olan "Harezmşahların" bayrağıdır. Peygamber normal zamanlarda "beyaz", savaşta "siyah" olan bu bayrağı kullanırdı!

Günümüzde Gazze'deki "Siyonist" savaşına karşı bir tepki olarak orada yer alıyor olmalı!

İşin bir başka ilginç yanı ise Erdoğan'ın eşi Emine Hanım'ın başkanlığını yürüttüğü "Birleşmiş Milletler (BM) Sıfır Atık Danışma Kurulu" üyeleri ile gerçekleştirilecek toplantılar kapsamında, Vahdettin Köşkü'nde bazı çalışmaların olacağının duyurulmasıydı!

Sanki bir başka gün yokmuş gibi Erdoğan, Cumhuriyet Bayramı'na gölge düşürürcesine, bir gün önce İstanbul'da "Gazze Mitingi" düzenlemişti... Herhalde amacı halk tarafından ne kadar desteklendiğini göstermekti!

Oysa ertesi gün, herhangi bir parti örgütlenmesi olmadan Ankara'da Ata'nın kabrini 1.4 milyon kişi ziyaret etmişti...

Cumhuriyetin ilanının 10. yıldönümü, "Cumhuriyet Halk Fırkası'nın (günümüz CHP'si)" Ankara Palas'taki balo kutlamalarıyla sürmüştü... Baloda, Atatürk şunları söylemişti:

"Efendiler, hanımlar; biz bu akşam Türk milleti için Cumhuriyetin 10. yıldönümünde, en büyük bayramı kutlamaya geldik.

Ne güzel tesadüftür ki bu bayramı bir kat daha neşelendiren bir hadise de bu akşam vuku buluyor. Bu bayramı idrak eden Türk milletinin bilmesi lazımdır ki onu hazırlayan inkılabın en mümtaz şahsiyetlerinden biri olan arkadaşım Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Beyefendi'nin yetişmiş kerimesini, yetişmiş Hariciye Vekâleti'nin genç ve muktedir memurlarından biri olan Türk genci Fatin Bey'i (Rüştü Zorlu) ile nişanlıyorum.

Bu mesut hadise dolayısıyla bu iki genci tebrik ederken, hepinizin de tebrik sözlerini duymak istiyorum..."

Zorlu, daha sonra dışişleri bakanlığına yükselmişse de o dönemde DP Genel Başkanı