Dalkavukluğun dayanılmaz egemenliği

Ona "dokunmak ibadettir", "Allah'ın vasıflarına sahiptir" ya da o bizim gözümüzde "ikinci peygamber gibidir" türünden dalkavukça yapılan söylemlerin tarihî arka planı vardır. Osmanlı döneminde dalkavukluk meslekti. Yani kayıtlı ve ücret karşılığı yapılan bir işti. Günümüzde dalkavukluk resmî değil gayriresmî bir biçimde yapılmaktadır. Her sosyal olgunun olduğu gibi dalkavukluğun da tarihî bir arka planı vardır. Türkiye'de dalkavukluk gerçek anlamda bir kültürdür. Padişahlık, lider sultası, tek adam gibi totaliter yapılarda dalkavukluk olmazsa olmaz türünden bir davranış biçimi olur. Tarihî gerçeklikler temelinde dalkavukluk konusunu kısaca özetleyelim. İlginçtir ama şair Nef'î'nin (ö. 1635) herhangi bir savaşa katılmamış olan Sultan I. Ahmet'i "eşsiz bir cengâver" diye tanımlaması yahut Lehistan seferinde hiçbir başarı elde edemeyerek üzgün bir şekilde dönen Sultan II. Osman'ı "muzaffer bir komutan" olarak nitelemesi tarihî dalkavukluk örneğidir. Hüseyin Tugi'nin Musibetname adlı eserinde Padişah I. Mustafa'ya yönelik olarak dalkavukluğun şaheseri denilecek söylemleri var. Osmanlı Padişahları arasında akıl sağlığı yerinde olmayan padişahların en meşhurlarından olan I. Mustafa için Tugi'nin değerlendirmesi şöyledir: I. Mustafa'nın kerametlerinden bahsederek onda diğer padişahlarda olmayan özelliklere bulunduğunu söylemiştir. Öyle ki I. Mustafa'nın bir nur olup, insanların onun gölgesinde yaşadığını, Hızır İlyas Peygamberin onun arkadaşı olduğunu ifade eder. Yusuf Peygamber gibi güzel, Eyyub Peygamber gibi sabırlı, bütün cihanın şahı ve yeryüzünün ayı, cömertlik kaynağının kapısı olduğunu, Sultan Mustafa'nın bütün cihanın önderi bulunduğunu ifade etmiştir. Bütün iyi vasıflarla tarif edilen I. Mustafa, akıl sağlığının bozuk olması ve deli olduğu gerekçesiyle tahtan indirilmiştir. Bunun üzerine, dalkavuklukta sınır tanımayan Tugi bu defa ünlü eserine şunu yazmıştır: Ulema ve Meşayıhın aklı yerinde olmadığından imametinin caiz olmadığını, idare etmeye kudreti olmayıp saltanattan hal olunması gerektiğini söylediklerini ifade etmiştir. Ardından da kendisi "Sultan Mustafa'da akıl ile alakasının olmadığını cümle-i alem bilürdi" diye tarihe kayıt düşmüştür. Demek ki kendisi de bilerek Sultana olmadık sıfatlar yüklemiştir. Aslında dalkavukların kutsadıkları, yücelttikleri padişah ya da genel başkan değil onların sahip olduğu iktidardı. Dalkavukluk da iktidara yaranmak ve çıkar sağlamak için yapılmaktadır. Şu değerlendirme 187778 TürkRus Savaşında Ahmet Muhtar Paşa'nın yanında cephede savaşın