Diyar-ı Bekir'de Nurun bayramı

Diyar-ı Bekir'den muhterem, naif ve nazik insan Ömer Ergün kardeşimiz telefon edip "Ağabey, Diyarbakır'da, Doğu ve Güneydoğu mes'elesi ile alâkalı bir panel tertib edeceğiz, sizi de bekleriz" daveti üzerine gitmeye niyetlendik.

Cemaatî ve iftirakî olmayan her davete, elimizden geldiğince, iştirak etmeye çalışıyorduk.

Bursa'da, elli kûsur senelik talebelik zamanından arkadaşım, aslen Diyar-ı Bekirli olan, Yönetim Kurulu üyemiz Dr. Orhan Kaşlıoğlu'na söyledim. "Olur gidelim inşaallah!" dedi. Uçak biletlerimizi Bursa havaalanından aldık. 6 Kasım 2025 Perşembe akşamı Diyar-ı Bekir'e vâsıl olduk.

Bizi Ömer kardeşimiz karşıladı. Dershaneye gittik. Kaşlıoğlu'nun memleketi olduğundan, kardeşi Mehmed onu alıp evlerine götürdü.

Ertesi sabah Cum'a namazından sonra bize Diyar-ı Bekir'i gezdirdiler. Daha evvel de bir kaç def'a gelmiştim, ama hiç gitmediğim yirmi yedi Sahâbe-i Kirâmın defnolunduğu, Diyarbekir'i fetheden İslâm kumandanı Hz. Halid bin Velid'in (ra) oğlu, Hz. Süleyman'ın (ra) ismini taşıyan camiye gittik. Oradan surları, Ulu Cami ve kütübhanesini ve tarihî bir kaç yeri ziyaret ettik. Daha sonra, mihmandarımız Ömer kardeşle beraber dershanemize gelip akşamki sohbetlere iştirak ettik.

Memleketin çeşitli yerlerinden arkadaşlar gelmeye başlamıştı. Aklıma, Almanya'daki faaliyetler (nurun bayramları) geldi. Burada da öyle bir faaliyet icra edilecekti. Ve bildiğim kadarıyla, Diyar-ı Bekir'de ilk defa böyle bir program yapılacaktı. Onun için de, buradaki faaliyete de ben "Nurun bayramı" demiştim. Kardeşlerimiz heyecanlıydı. İrfan, Ömer, Muhammed, Mahmud, Ayhan, Abdulkadir, Abdullah ve diğer kardeşlerimiz hummalı bir şekilde çalışıyordu.

Gazetemiz yazarlarından, Rüstem Garzanlı kardeşimizin ameliyat neticesinde, evinde istirahat ettiğini biliyorduk. Cumartesi öğleden sonra, Gaziantep'ten Celâl Ağabey, Elâziz ve Diyar-ı Bekir'den iki Mehmed kardeşle birlikte ziyaretine gittik.


Rüstem Garzanlı'yı ziyaret ettk.

Akşam da, Dicle Üniversitesi öğretim vazifelisi Prof. Dr. Hasan Tanrıverdi kardeşimizin, güzel bir "İşârâtü'l-i'caz" programını dinledik.

Bursa, Ankara, İstanbul, İzmit, Urfa, Mardin, Kayseri, Mersin, Van, Elâziz, Muş, Siirt, Şırnak, Maraş, Adıyaman ve Trabzon, vs. gibi yerlerden kardeşlerimiz, akın akın gelmeye başladılar. Herkesin gözünde bir sevinç parıltısı, kalbinde heyecan vardı. Birbiriyle kucaklaşmalar, hasret gidermeler, fitnelere geçit vermeyen kahraman arkadaşlarımızın heyecanlı ittifak ve ittihad tezahürünün bir numunesiydi .