İktidar ve deprem

Kahramanmaraş merkezli depremde ne yapılmalı idi ya da ne yapılabilirdi daha uzun süre tartışılacak. Ama yaşanan afetin üzerinden 10 gün geçmiş iken nispeten soğukkanlı bir değerlendirme yapabilecek durumdayız.Türkiye ilk kez depremle karşılaşmıyor. AK Parti iktidarlarının da ilk deprem tecrübesi bu değil. Bugüne kadar yaşananlarda genelde fatura iktidara kesilmedi. Hem gerçekleşen depremlerin tahribatının sınırlı olması hem de sonrasındaki müdahale ve yeniden inşa kapasitesi Erdoğan'ın sorumlu görülmesini engelledi. Ama bu sefer durum farklı. window.__ITGS_started Date.now(); Kısaca söylemek gerekirse iktidar Maraş depreminde sınıfta kaldı. Bunun siyasal sonuçlarını öngörmek şu an için erken ama bölgede 4 gün kalmış olmanın verdiği gözlemle de devletin beklenen refleksi gösteremediğini söylemek mümkün.Bunun birçok sebebi var ama en önemli unsur yaşanan doğal afetin büyüklüğü. Arka arkaya yüksek şiddette iki sarsıntı, depremin merkez üssünün yüzeye yakınlığı, depremden etkilenen alanın genişliği ve nihayetinde hem Cumhuriyet hem de Anadolu tarihindeki ender şiddetteki bir afet ile karşı karşıya olunduğu gerçeği yadsınamaz.Böyle bir durumda sadece AK Parti ile MHP'nin oluşturduğu Cumhur İttifakı ya da Cumhurbaşkanı olarak Erdoğan değil yönetim performansından bağımsız olarak her iktidar zor durumda kalırdı. En yüksek kapasiteli devletlerin bile bu kadar şiddetli bir doğa olayı karşısında yetememesinin anlaşılabilir bir limiti var.Ama iktidarın başarısızlığının başka temel sebepleri bulunuyor ve asıl eleştiriler de buralardan geliyor. Evet, ölçek büyük ama bunun tek sebep olarak görülmesi doğru değil. 1999 Gölcük depreminden bu yana Türkiye, Kuzey Marmara fayında bu şiddette bir deprem bekliyor zaten. 7 şiddetinin üzerinde ve en az 15-20 milyon insanı etkileyecek bir deprem 23 yıldır gündemimizde.Üstüne Maraş-Hatay çevresinde bu çapta bir depremin yaklaştığını ifade eden bilim adamları da yıllardır neredeyse çığlık atıyorlar. Dolayısıyla bu ölçekte bir deprem karşısında ne yapılması gerektiğine ilişkin hazırlıkların çoktan tamamlanmış olması gerekirdi.Maraş'ta enkaz başında arama-kurtarma çalışmalarına verilen arada sohbet ettiğim bir ekip lideri daha geçen haftalarda seminer çalışmasına katıldığını, Tuzla'dan Avcılar'a kadar İstanbul'da nereye kimin müdahale edeceğinin belli olduğunu ama depremin beklenmeyen yerde yaşandığını ve kurumların hazırlıksız yakalandığını anlattı.Ne yazık ki bilim adamlarının sesleri yettiği kadar işaret ettikleri bir yerde yaşanan felakette hazırlıksız olmak ve fay hatlarının geçtiği bu bölge dururken sadece İstanbul depremine odaklanmak iktidarın sorumluluğunu hafifletmiyor.Nitekim krizin yönetilememesi, bu kadar geniş alana yayılan bir afette kararların Ankara'dan alınmaya çalışılması bölgede koşturan AFAD ve diğer devlet görevlilerini başkentin enkazının altında bıraktı. Bunun sonunda da özellikle de ilk 48 saatte yaşanan koordinasyonsuzluk iktidarın performans algısına büyük darbe vurdu.Erdoğan yönetiminin Maraş depreminde gösterilemeyen icraat açığını kapatmak için başvurduğu iletişim stratejisi ise psikolojik hasarı katlayan bir etki yaptı.Öncelikle bu tür bir durumda