Gereği düşünüldü...

Ankara'da haftalardır 14 Aralık tarihi ve İstanbul Büyükşehir Belediye Bakanı Ekrem İmamoğlu'nun yargılandığı dava konuşuluyordu. Aslında dava dünün konusu değildi. Hatta çoğu yorum da davadan Ekrem İmamoğlu aleyhine bir karar çıkmayacağı yönünde idi.Dava üst üste ertelenince, İmamoğlu'nun siyasi yasak ile Cumhurbaşkanı seçiminden düşürülmesi ciddi ciddi bir ihtimal haline geldikçe, hesaplar mahkemenin ceza kararı vermesine göre yapılmaya başlandı. Davaya bakan hâkimin değiştirilmesi ve karara ilişkin üstünde baskı kurulduğu açıklamaları işin yönünü daha da netleştirdi.Toplumsal hafızada yargı üzerinden siyasete nizam verme geleneğinin izdüşümleri o kadar güçlü ki Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nin normalde sıradan olması gereken kararı öncesinde tüm ülke mahkeme heyetinden gelecek açıklamaya kilitlendi. İmamoğlu destekçilerini Saraçhane'ye çağırdı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Ankara'dan İmamoğlu'na destek için yola çıktı.Aslında Türk siyasetini takip edenler açısından o kadar tandık bir süreç ki. 2002 Kasım seçimlerine giderken o zamanlar Sıhhiye'de bulunan Yüksek Seçim Kurulu'nun kararı da aynı heyecanla bekleniyordu. Mesele hukuki değil siyasiydi. Nitekim Kurul da o dönem üzerine düşeni yaptı."Yüksek Seçim Kurulu 20 Eylül 2002 günü yaptığı toplantı sonucu Recep Tayyip Erdoğan, Necmettin Erbakan, Murat Bozlak ve Akın Birdal'ın milletvekili seçilme yeterliliğine haiz olmadıkları gerekçesiyle milletvekilliği adaylığı için yaptıkları başvurunun reddine, Recep Tayyip Erdoğan ve Necmettin Erbakan yönünden oyçokluğu, Murat Bozlak ve Akın Birdal yönünden oybirliğiyle karar verilmiştir."Erdoğan'ın ceza almasından sonra atılan 'Muhtar bile seçilemez' manşetinin gereğini Ankara'da hakimler yerine getirmişti. İşe yaramadı. Ne oldu AK Parti tek başına iktidar oldu, Erdoğan da ara seçimlerde milletvekili seçildi.Genel Başkanına kerhen katlanılan AK Parti'ye haddinin bildirilmesi için bu sefer Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği iddiası ile kapatma davası açtı. O zaman da Anayasa Mahkemesi kararını açıklayan Haşim Kılıç'ı memleket nefesini tutarak izledi.Hatta Kılıç sözü biraz uzatınca o daracık zaman diliminde 'kesin kapattılar, yok yok kapatmadılar yüzünden belli' yorumları çıktı ağızlardan.Kılıç sonunda baklayı ağzından çıkardı: "AK Parti'nin kapatılmasıyla ilgili açılan davanın sonucunda AK Parti kapatılmamıştır. Ancak 6 arkadaşımız kapatılması yönünde oy kullanmış, 5 arkadaşımızdan 4'ü hazine yardımından yoksun bırakılması sonucuna varmış, 1 kişi de reddedilmesi gerektiği sonucuna ulaşmıştır."Hazine yardımı kesildi de ne oldu Bir dönem kapatılmanın eşiğine gelen parti ülkenin çok partili hayatta en uzun süre kesintisiz iktidarda kalan partisi oldu.İş Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı seçilmesine gelince