Cemaat tartışması ve tepkiler

Bir gencin intiharı sonrası başlayan tartışma, söylenenler, söylenemeyenler, tepkiler ve gerilimler meselenin ne kadar can yakıcı bir noktada olduğunu gösterdi.KARAR'da cemaat ve tarikatlar meselesine hem içerden hem de objektif bakmaya çalışan yazılar yayınlandı. Görünen o ki bu tartışma sürecek. Ayrıca sürmesi de gerekiyor.Kadın cinayetleri, yolsuzluk haberleri, yabancı düşmanlığı, haksız tutuklamalar, yanlış yargı kararları gibi birçok konuda acı bir olaydan sonra kamuoyu meseleyi uzun uzun tartışıyor. Ancak sonuç getirici bir yere ulaşmadan mesele bir başka hadiseye kadar unutuluyor.Son intihar eden gencin hikayesi tek başına büyük bir gerilim alanını tarif etmeye, oradaki sorunları anlamaya yetmiyor. Daha doğrusu tekil olayları bir bütün içinde ele almayı, buradan ders çıkarmayı bilmediğimiz için kısa süren alevli tartışmaların ötesine geçilmiyor. Buna benzer vakalarda gerçekçi analizler ve yapıcı çözümler üretemedik.Daha önce de benzer kurumlarda yaşanan taciz olayları ya da kendini din adamı olarak tanıtan kişilerin işlediği suçlar gündeme geldi. Çoğunda ya ilgili çevreler sessiz kaldı ya suçlar bireysel istisnalar olarak görüldü ya da mesele siyasallaştırıldı. Muhafazakâr mahalle, bazı bilinen istisnalar dışında intihar hadisesinde de yine sessiz kalmayı tercih etti.Son olayın ardından radikal seküler kesimden yükselen "cemaat ve tarikat yurtları kapatılsın" çağrısı bu sefer de makul bir tartışma zemininin önünü tıkayan unsurlardan biri oldu. Söz konusu toptancı ve gerçeklikten uzak yaklaşım; İslami camiada cemaat ve tarikat yapıları ile ilgili sorunları bilen, farkında olanlarda bile tepki doğurdu. Nihayetinde de tartışma mesafe alınamadan uçlardaki pozisyonlara hapsoldu.Kısa dönemde sağlıklı bir çözüm bulunur mu Ayrıca çözüm bulmamız gereken meselenin kendisi tam olarak ne Toplumsal ve tarihsel bağlamdan bağımsız bir cemaat sorunumuz mu varBunlar kritik sorunlar. Ancak yaşananları sadece böylesi keskin tutumlarla tarif etmek de makul eleştiriler getirenlerin sesinin duyulmasını engelliyor.Değer verdiğim seküler isimlerden aldığım mesajlar aslında bu kesimdeki endişeyi de tarif ediyor:"Herkes toptancı yaklaşmadı, kapatalım demedi ama sesleri pek duyulmadı. Bu yurtlar denetimden istisna sayılmasın, gençler emanet ediliyorsa orada ne olduğu bilinsin, cemaatin elemanı aynı zamanda o yurdun denetleyicisi olmasın gibi öneriler de vardı. Bir de isteyen her öğrenciye devlet yurt sağlamak zorunda, parası olmadığı için şu veya bu cemaate aileler de öğrenciler de mecbur olmamalı.""Bence sorunun önemli bölümü makulü konuşanların sesinin duyulmaması, kulakların diğerlerine duyarlı olması. O da siyasette artık kimsenin kimseyi duymaya tahammülü olmamasından. Yine de umutsuz olmamak lazım, hala konuşabilenler var."Bu tavrın ötesine geçip İslami kesimden sert bir özeleştiri bekleyenler var. Türkiye'nin son yirmi yılında keskin dönüşümlerin yaşandığı, herkesin diğerini mahkûm ettiği bir ortamda, üstelik ulusalcı kesimin özeleştiri sicili de ortada iken bu ne kadar mümkün, soru işareti.CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun helalleşme çağrısı bile partisi tarafından bayraklaştırılamadı. Nitekim, cemaat evinde intihar eden gençle ilgili aldığı tavır da 'cemaatler kapatılsın' kampının yüreğini soğutmaya yetmedi.Her halükârda bu gerilim hep var olmaya devam edecek. Siyasal gerekçelerle, karşı kampın radikal tutumu ya da kendi günahları ile yüzleşmekten kaçması nedeniyle veyahut yaşanan sorunların