Enerji altyapınız sağlam mı

Geçtiğimizgünlerde Isparta'da yaşanan bir enerji krizi hepimizi ürküttü. Bu büyük kriz muhtemel bir "enerji yoksunluğu" durumunun bize neleri yaşatabileceğini son derece net ve açık bir şekilde yeniden ve bir kez daha hatırlattı: Evlerimiz ısınamadı, buzdolaplarımız çalışmadı, televizyonlarımız sustu, mutfaklarımız kapandı. Kısacası "ENERJİ MESELESİ" zannettiğimizden çok daha önemli bir iyi hayat ayrıntısı. Ama bilelim ki sadece evlerimizin, işyerlerimizin değil bizim de enerjiye ihtiyacımız var. Beden ve ruhlarımız da enerjisiz hiçbir şey yapamıyor. Peki, bizim enerjimiz nereden ve nasıl geliyor Hazırsanız buyurun...İYİ BİLGİ ENERJİMİZİ MİTOKONDRİLERİMİZ ÜRETİYOR BEDEN ve ruhumuzun ihtiyaç duyduğu enerjinin üretim merkezleri hücrelerimizdeki MİTOKONDRİ isimli mini minnacık organcıklar. Eğer o organcıklar, mitokondriler yani bedenimizdeki "ENERJİ ÜRETİM FIRINLARI" ya da "barajlarımız, nükleer santrallerimiz, doğalgaz çevrim sistemlerimiz" şu veya bu nedenle ihtiyacımız olan enerjiyi üretemezlerse tıpkı Isparta'da olduğu gibi bizim de başımız fena halde derde giriyor, sağlığımız alt üst oluyor. Kısacası yalnızca evimize, işyerimize, kasabımıza, şehrimize gelen enerji ile değil, bedenimizin ihtiyaç duyduğu enerji süreçleriyle ve o enerjinin üretildiği mitokondrilerimizle de yakinen ilgilenmemiz gerekiyor. Eğer mitokondri fırınlarımız tıkır tıkır çalışıyorsa, genç, güçlü ve sağlamsa mesele yok. Ama o fırınlarenerji üretim santralleri şu ya da bu nedenle çalışamaz ve bozulurlarsa bizi son derece önemli, çok sayıda sağlık sorununun beklediği kesindir.KUTU 1 MİTOKONDRİLER NE YAPIYOR HÜCRELERİMİZDEKİ mitokondrilerin sayısı, o hücrenin doku veya organın enerji ihtiyacına göre değişiyor. Kemik ya da yağ dokusu hücrelerinde mitokondri sayısı 3'ü 5'ü geçmezken bu rakam karaciğer hücrelerinde 2-3 bine, iskelet kası hücrelerinde 5-10 bine, beyin ve kalp kası hücrelerinde ise 20-25 bine çıkabiliyor. Diğer taraftan mitokondrilerimizdeki enerji üretim süreçleri de aslında hidroelektrik santrallerindekinden pek farklı değil: Mitokondrileri fırınlarının içindeki elektron taşıma sistemleri üretim için çok önemli. Bu sistemlerde elektronlar yüksekçe bir yerlerden basamak basamak ya da kademe kademe adeta hoplayıp zıplayarak(!) yani hızla hareket ederek enerji üretiyorlar. Bu sürecin aksamadan işleyebilmesi için temelde iki malzemeye, oksijen ve şekere ihtiyacımız var. Peki, bu süreç nasıl işliyor Enerjimiz nasıl üretiliyor Bu sorunun yanıtını Kutu 2'de özetlemeye çalıştım. KUTU 2 ENERJİMİZİN ŞİFRESİ NE TIPKI otomobil motorlarında olduğu gibi mitokondrilerimizde de enerji üretimimizin temel şifresi oksijende gizlidir. Oksijenle reaksiyona giren şekerden ATP olarak bildiğimiz bizi hoplatıp zıplatan, kalbimizin çarpmasını, beynimizin düşünmesini, belleğimizin sağlam kalmasını, akciğerlerimizin nefes almasını ve daha pek çok biyolojik fonksiyonumuzu kontrol eden enerjimizi üretebiliyoruz. Ne var ki yüksek kapasiteyle çalışan ve 7 gün 24 saat çalışan her enerji üretim santraliher fırın gibi mitokondrilerimizin de zaman içinde paslanması, bacalarının tıkanıp üretim süreçlerinin aksaması mümkün olabiliyor. Kısacası besinleri oksijenle birlikte yakarak enerjimizi ürettiğimiz bu santraller aynı sürecin doğal bir sonucu olan toksik yan ürünleratıklar nedeniyle zamanla yaşlanıp üretim dışı kalabiliyor. Bitmedi! Mitokondrilerimize biz de bilerek ya da bilmeyerek zarar verebiliyoruz. Peki, bu zararlar neler Yanıt için Kutu 3'e geçebilirsiniz.KUTU 3 MİTOKONDRİ DÜŞMANLARIBİR: Alkol kullanımıİKİ: Aşırı