Kurbağaların göç yolculuğundan dijital sergiye

Kütahya'nın Domaniç ilçesinde her yıl nisan ve haziran ayları arasında ilginç bir göç yolculuğu yaşanıyor.

İlginç oluşu şundan dolayı:

Bu göç yolculuğu aslında bir çiftleşme yolculuğu.

Dişi kurbağalar sırtlarına erkek kurbağaları atarak Palazoğlu göletine doğru günlerce yürüyor. Ve gölete doğru yürürken asfalt yoldan geçmek zorunda kaldıkları için çoğu kurbağa bu göç sırasında ölüyor.

Domaniç kurbağalarının bu hazin yolculuğunu bir belgeselde değil, sergide öğrendim.

Ahmet Rüstem Ekici ve Hakan Sorar'ın ilk ortak sergisi olan Bilsart'taki "Rest in Pieces"te.

5 BİN YIL ÖNCESİNE AİT OBJE

Çünkü ikiliyi sergi yapmaya iten arkeolojik obje, Domaniç'e oldukça yakın Seyitömer Höyük kazılarında bulunan sunak kapları olmuş.

5 bin yıl öncesine ait olduğu belirtilen bu kapların şekli, kurbağaların az önce bahsettiğim yolculuğunu betimliyormuş:

Sırtında kendinden ölçek olarak daha küçük kurbağayı taşıyan dişi kurbağa!

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Binlerce yıl önce o dönemin insanlarına ilham olmuş bu doğa olayının gündelik bir nesneye dönüşmesi Ahmet Rüstem ve Hakan'ı derinden etkilemiş.

Bu fikirden, yani iz bırakma teması üzerinden yola çıkarak sergiyi kurgulamaya karar vermişler.

HER ŞEY DİJİTAL

Sonuç: Tek kelimeyle ters köşe ve fantastik!

Çünkü ikili, antik dönemi anımsatan ama aslında 3D yazıcılardan çıkmaalternatif arkeolojik buluntuları bizzat yaratarak, olası ve doğaçlama bir arkeolojik evren yaratmış.

Evet; sergideki mezar lahitleri, irili ufaklı objeler, mühürler, ölüm maskeleri, hemen hepsi 3D'nin marifeti.

3D baskılar için Ahmet Rüstem ve Hakan, İTÜ Mimarlık Fakültesi'nin laboratuvarında çalışmış. Her fırsatta buradan büyük destek gördüklerini zaten dile getiriyorlar.

YOK SAYILANLARIN İZLERİ

Ahmet Rüstem ve Hakan'ın bu sergiyle ilgili beni etkileyen bir cümleleri var:

"Görülmeyenlerin, üstünde durulmayanların, yok sayılanların izleri bize neler söyler"

Hepimiz az ya da çok biliyoruz: