Bangkok'tan Bomonti'ye uzanan iki yıldızlı macera

Türkiye'ye gelip kendi restoranını açmadan çok önce, 2017 yılında tanışmıştım şef Fatih Tutak'la. Bangkok'ta şef olarak çalıştığı The House on Sathorn isimli restoranda.Hatta o zaman şöyle yazmışım: "Bir gün Bangkok'un göbeğindeki havalı bir restoranda sıcak pideye tereyağı ve bal sürüp yiyeceksin deseler inanmazdım."Sadece bu kadarla kalmamış, Fatih'in o gün hazırladığı 16 tabaklık tadım menüsünün tamamında Türk mutfağı esintileri görünce şaşırmıştım.O menüde Fatih'in annesine ithaf ettiği ama farklı bir şekilde yorumladığı mantı da vardı.Çocukluğunda gittiği pazarların anısına yaptığı domatesli, salçalı, dondurulmuş keçi peynirli salata da...Tüm bu detayları hâlâ hatırlıyorum, çünkü Fatih iyi bir şef olduğu kadar aynı zamanda iyi bir hikâye anlatıcısı. Tabakları yaparken nelerden ilham aldığını anlattığı andan itibaren yemeğe karşı bakış açınızı daha anlamlı hale getiriyor.BİR DOZ ŞÜPHECİLİKSonra Türkiye'ye geldi Fatih. Kendi restoranını açacağını, üstelik bu restoranı bir plazanın alt katına konumlandıracağını söylediğinde (yine) şaşırmıştım. Şu iki açıdan: - Şimdiye kadar Çin, Hong Kong, Tokyo ve Tayland'da çalışmış göçebe bir şef bir anda yerleşik düzene geçebilir miydiDahası, Bomonti'nin ortasında iddialı bir şef restoranı tutar mıydıMalum, hepimizin DNA'sına işlemiş bir şüphecilik, üstüne iki doz garanticilik, beş doz da karşı tarafın hayaline tam olarak inanmama, güvenmeme hali var. Bunu söküp atmak kolay değil. Herhalde 20 seans sülale dizilimine gitmemiz gerekiyor topluca...Neyse. İyi ki Fatih kimselere kulak asmadan dediğini yapmış, araya pandemi girmesine rağmen istikrarlı bir şekilde bugünlere getirmiş Turk ismini verdiği restoranını. İki Michelin yıldızı almasıyla beraber şimdi onun yolculuğu çok daha farklı seyredecek, emeklerinin karşılığını alacak.Haberin DevamıUygun fiyatlı İtalyan gerçekten uygunmuşBu arada Fatih Tutak'ın restoranının olduğu Now Bomonti bir şef restoranları üssü olma yolunda ilerliyor. Geçtiğimiz günlerde burada açılan The Ordinary'ye gittim. Batard ve Zula restoranları hali hazırda çok sevilen iki şefin, Cihan Kıpçak ve Üryan Doğmuş'un restoranı burası. "Uygun fiyatlı İtalyan" demişlerdi bana gitmeden önce. Ama doğrusu bu kadar