Elizabeth de Diana da kendisi

Ajda Pekkan'ı seviyor ve bir uzaylı tadındaki açıklamalarına her daim bayılıyorum.Ajda sanki yıllardır bir uzay istasyonunda çalışıyormuş gibi geliyor bana.O yüzden biz sıradan dünyalıların rutinlerini haliyle merak ediyor. Son röportajlarından birinde şöyle demiş: "İstanbul'u gönlümce gezmek istiyorum, ama olmuyor. Mesela Kapalıçarşı'yı, Tahtakale'yi, Perşembe Pazarı'nı ya da Galata'yı gezmek istiyorum ama uzun yıllardır buralara gitmiyorum. İçimde ukdedir bu."Ajda'nın ukde zinciri bitmiyor. Metrobüs, metro ve Marmaray'ı da çok merak ediyormuş, hiç binmemiş. Biz sıradan dünyalılar haliyle anlamıyor ve tuhaf buluyoruz tabii. Metro ve metrobüsün merak edilecek nesi olabilir Ajda'nın bu sıradan olana özlem ve merakı Diana sendromuyla açıklanabilir belki. Kristen Stewart'lı "Spencer" filminde bu sendroma fazlasıyla değiniliyordu.Kraliyet ailesiyle beraber Sandringham'daki evde geçirmek zorunda olduğu Noel sırasında tüm kurallardan ölesiye bunalıp sıkılan Diana, bir ara şunu itiraf ediyordu bir çalışana:"Orta sınıf şeyleri seviyorum. Fast food'u, müzikalleri..."Bu yüzden Londra'dan kendi kullandığı otomobiliyle yola çıkmış, Sandringham'a şoför ve korumalarla gelmeyi tercih etmemişti Diana.Nitekim filmin başında gösterildiği gibi bu kez de yolları karıştırmış ve bir benzin istasyonundaki kafeye girip meraklı bakışlar altında kasiyerden yol tarifi almıştı. Diana ısrarla orta sınıf zevkleri olan, aristokrat görünümlü bir prenses olmak istese de Kraliyet onu kendi dünyasına zorla çekmeye çalışmıştı. Her seferinde, ısrarla...Ajda'nın "Diana sendromu" ise gönüllü aslında. Onu baskı altında tutan bir Kraliyet Ailesi yok. Onun kraliyeti kendi içinde.Yıllardır gün aşırı kardiyo ve spor yaparak