Siyonist Hıristiyanlığın amentüsü: İşgal, ilhak ve katliam!

"Siyonist Hıristiyanlık" terkibini Roger Garaudy, İlahi Mesajlar Toprağı adlı kitabında "Hıristiyan Siyonizmi" şeklinde kullanmıştır. Eski Ahit (Tevrat) ve Yeni Ahit (İncil) olarak Kitab-ı Mukaddes adı altında, çeşitli zamanlarda tekrar tekrar yazılmış bir kitaba bağlı olmakla ortaklaşmalarına (benzeşmelerine) rağmen, Yahudilerle Hıristiyanlar arasında daha başta amentülerinden kaynaklanan ve yüz yıllara yayılan bir düşmanlığın kaynağı da yine ortaklaştıkları kitaptır. Garaudy'nin, gerekçesini "Katolik Kilisesi'nin, yaklaşık iki bin yıl boyunca, Yahudilere karşı geleneksel tutumu (2. Vatikan Konsili ve 1964'teki 'Resmi kararları'na kadar) üç teze dayanıyordu: a)Yahudiler, İsa'yı öldürdükleri için, Tanrı'yı öldürmüşlerdir. Bu halk 'Tanrı Katili'dir. b)Tanrı'nın 'seçilmiş halkı' bundan böyle Kilise'dir (Hıristiyanlardır). c)Eski Ahit Yeni'nin 'alegorik' öncüsüdür" şeklinde özetlediği (Trc.: Cemal Aydın, Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları, İstanbul 2014) söz konusu düşmanlık, Roma'nın vassalı olarak Kudüs ve çevresinde yaşayan Yahudilerin, Hz. Meryem'in Beytülmakdis'e adanmasına karşı zorluk çıkarmalarından başlayarak, Hz. Musa'nın (s.a.) şeriatıyla gönderildiği halde Hz. İsa'nın peygamberliğini inkar etmeleri (s.a.) ve onu öldürmeye kalkışmalarıyla (İncil'e göre de çarmıha gererek öldürmeleriyle) had safhaya ulaşmıştır. Bu düşmanlık, Yahudilerin bitmek tükenmek bilmeyen nifakından usanan Roma'nın, M.S. 70'te, onlardan hiçbir iz kalmayacak şekilde Kudüs'ü, özellikle Beytülmakdis'i boş bir tarla haline gelecek şekilde yıkmasından kaynaklanan "büyük acı"nın, Roma'nın ilk Hıristiyan İmparatoriçesi Helena'nın Kudüs ve çevresinde ilk Hıristiyan mabetlerini inşa ettiği 300'lü yıllarda "Ağlama Duvarı" adıyla işaretlenmesiyle bugünlere taşınmıştır. Basel'de toplanan ilk Siyonist Kongresi'de (1897) alınan kararların uygulamaya koyulmasından itibaren mezkur Yahudi ve Hıristiyan düşmanlığı Siyonizm (Kudüsçülük) ideolojisinde stratejik bir mahiyet kazanmıştır. I. Dünya Savaşı'yla birlikte Batı sömürgeciliğinin azgınlaştırılarak sürdürülmesi söz konusu ideolojiye özel bir yön vermiş; Yahudilerin Filistin merkezli bir devlet kurma hayalleri, Batı'nın Orta Doğu'daki enerji kaynaklarına hakim olma planlarıyla birleştirilmiş ve son olarak HAMAS'ın Gazze harekatının ilk günlerinde, Filistin'e gelen ABD Başkanı'nın "eğer İsrail olmasaydı, onu icat etmemiz gerekirdi" sözüyle de yeniden teyid edilmiştir. Buna göre, İngiltere'nin garantörlük sıfatıyla Osmanlı'nın elinden aldığı Filistin'i, Birinci ve İkinci Dünya Savaşı'nın neden olduğu ekonomik çöküşlerden kurtulmak maksadıyla, ilkinde Yahudilere (Bkz.: 1917 Balfour Deklarasyonu), ikincisinde ABD'ye satmasından hareketle baktığımızda, Garaudy'nin "Hıristiyan Siyonizmi" terkibinin Siyonist Hıritiyanlık şeklinde kullanılması daha isabetli görünmektedir. Zira yukarıda zikrettiğimiz şekliyle düşmanlıktan, stratejik ittifaka devrolunan