Oryantalizm Batı'nın suç delilidir

Hanîflik bağıyla, Bereketli Hilal başta gelmek üzere medenî dünyanın tamamında üretilmiş olan sanatın Tevhit esasında Müslümanlara miras olması İslam sanatlarının semantiği bakımından tartışmaya kapalı olduğu için, delile de muhtaç değildir.Zira, göklerin ve yerin hükümranlığı (mülkü) Allah'ındır. Sanatkâr sanatı için O'nun mülkündekileri kullanır. Buna göre Yahudi, Hristiyan ve Müslüman sanatçı için örneğin ayrı taşlar tahsis edilmemiştir, diğer bir söyleyişle taşın kullanımında insanlar ortaktır. Farklılık taşın işlenme niyet ve biçimine göredir. Sanatçı kendi şeriatınca taşa özel bir mana ve form verdiği için -özü itibariyle sanatın kendisi değil- onun sanatı farklıdır.Bakara Sûresi'nin 62. Ayeti'nde, şeriatlar ayrı ayrı zikredilerek, o şeriatların mensupları Allah'a (varlığına ve birliğine: Tevhide), ahirete (öldükten sonra dirilmeye, hesaba çekilmeye) inanma şartına tabi olarak, salih amel işlemeleri yönünden korkuya uğramama ve mahzun olmamada birleştirilmişlerdir.Buna göre Tevhit inancı sanat bakımından da hem ayırıcı hem de birleştirici bir özelliğe sahiptir ve her ikisi de onun kabulüne ya da reddine göredir. Hal böyleyken Tevhit ehlinin Hz. Adem'den beri tevarüs edegeldiği genel mirasın, Hanîflik'le tahkim edilmiş olarak Müslümanlar özelinde sürdüğünü inkâr etmenin bir hükmü yoktur.Dolayısıyla, Yemen'de inşa edilen bir kiliseye malzeme götüren geminin Cidde yakınlarında batması üzerine, o malzemelerden bir kısmının Mekke'ye getirilmesi ve üzerinde Hz. Meryem ile bebek İsa ikonu bulunan bir kerestenin Kabe'nin tadilatında yapıyı güçlendirmek maksadıyla kullanılmasını "Kabe'de ikon vardı, Mekke'nin fethinde de kaldırılmadı" çığlıkları eşliğinde dillerine dolayan Oryantalistlere verilecek en güzel cevap, yine Kur'an'dan gelir: "Rahman'ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, 'selam!' der (geçer)ler." (Furkan 25:63)Ola ki, Batılı sömürgenler de Oryantalizm'le Müslümanlar üzerinde kibir tesis etme yanlışlarının farkına varır ve ilgili tutumlarını artık terk ederler.Bunun, keskin akide ve siyaset farkı nedeniyle kuru bir temenniden ibaret olarak kalması elbette mümkündür ama bizim de artık ağızlarıyla kuş bile tutsalar, -iddialarını araştırmadan, incelemeden- Oryantalistlere inanmak bir gibi lüksümüz yoktur.Fakat burada şu hususa özellikle dikkat çekmemiz gerekir: Oryantalistlere karşı gösterilen aşağılık kompleksi ne kadar yanlış ise büyüklük kompleksi de bir o kadar yanlıştır. Bu bahiste, hemen yukarıda mealini zikrettiğim Furkan Sûresi'nin 63. Ayeti'ne dikkatleri tekrar çekerek, Oryantalistlerin yanlış bilgilerinin bile bizim kendi doğrumuzu öğrenmemiz, öğrenmişsek teyit etmemiz cihetinden gerekli olduğunu ifade etmeliyiz. Zira bizim asıl maksadımız onların yanlışlarını ortaya çıkarmak değil, bilakis kendi doğrularımızı pekiştirmekten ibarettir.Onlar Müslümanlar arasında