Sevinç'e nasıl kıydınız

Selam dostlar. Menim adım Sevinç'tir. Men Hocalı'da yaşıyram. Bugünden itibaren men her günümü çekip sizinle paylaşacağım." Böyle diyor dünya tatlısı Sevinç. 9 yaşında balaca bir kız. 1992'de Hocalı Soykırımı'nda Ermeni terörizmi tarafından katledilen 83 çocuktan biri. Peki, bunu nerede mi diyor "STORİES OF SEVİNJ" Son günlerde tarihin gördüğü en başarılı sosyal kampanyalarından biri Instagram'da "Stories of Sevinj" (Sevinç'in Hikayeleri) adıyla yapılıyor. Hocalı'da yaşayan küçük Sevinç'in 4 Şubat 1992'den 26 Şubat 1992'ye her gün adım adım soykırıma doğru giden süreci vloglar halinde, bir mini dizi olarak yayınlanıyor. Bahçede oynarken patlayan bomba sesleri sırasında korkan Sevinç'i dedesi "korkma kızım bunlar havai fişekler" diye sakinleştirmeye çalışırken; her gün kartol (patates) yemek zorunda kalışlarını görürken, eve sığınan yaralı Azerbaycan askerlerini Sevinç'e "emin hastalandı" diye anlatmaya çalışan ninesini duyarken an ve an o süreci yaşıyorsunuz. "Hocalı Soykırımı sırasında Instagram olsaydı nasıl paylaşımlar yapılırdı" fikriyle tarihi bugüne getiren, o acıyı tüm canlılığıyla hissettiren bir proje bu. Neticede tarih boşa yaşanmış bir şey değil. Geride kalmış bir şey de değil. Her an bizimle olan, bizi yeniden üreten ve bizim de onu yeniden ürettiğimiz bir süreç. Eskimediği gibi her fırsatta da karşımıza çıkan, tekerrür eden... Tıpkı "eski Rus toprakları"ndan bahseden, gözünü zamanı geldiğinde her bir eski Sovyet Cumhuriyeti'ne dikeceğini belli eden Putin'de gördüğümüz gibi. Tıpkı Türk ülkesinde yaşayan Türk düşmanlarının da hala bugün bile Sovyetlerden bağımsızlıklarını kazanan ve bu uğurda da başta 20 Yanvar olmak üzere Rus tanklarına meydan okuyan kahramanlara sahip Türk ülkeleri için "Rus toprağı" diyebilmesi gibi. Tıpkı Başkomutan Vekili Enver Paşa'nın tam da dünyanın süper güçleriyle aynı anda savaştığı sırada İmparatorluk Ordularını Azerbaycan'daki katliamı önlemek üzere kardeşi Nuri Paşa komutasında Bakü'ye gönderip oradaki Ermeni- Rus katliamlarına son vermesindeki ruh gibi. Tıpkı bu ve benzeri sebeplerden dolayı içimizdeki ve dışımızdaki Ermenilerin Enver Paşa'ya hala bugün bile nefret kusması gibi. Tıpkı geçtiğimiz sene Azerbaycan'a saldırıp sonrasında perişan olan Ermenistan'daki Taşnak zihniyetinin hala bu çağda bile benzeri düşmanlıkları gösterebilmesi gibi. İşte bu tarih bilinci ve hafıza milletlerin ruhunu ayakta tutan temel unsurlardır. Hem bu millî ruhu ayakta tutmak hem de en büyük problemimiz olan, dünyaya yaşadığımız soykırımları, zulümleri, haksızlıkları anlatma eksiğimizi gidermek bakımından "Sevinç'in hikayeleri"