Mankurtlar

Türkistan'da bir zamanlar yabancı bir kavim Türk yurdunu istila ettiğinde vahşi bir işkence yöntemi uygularlarmış. Esir aldıkları Türklerin kafasındaki saçları kazıyıp kafalarına deve derisini geçirirlermiş. Amaçları esir Türkleri mankurtlaştırmakmış. "Mankurt olmaları için bırakılan tutsakların çoğu ölür, ancak çok azı sağ kalırmış. Onları öldüren açlık ya da susuzluk değil, başlarına geçirilen soğumamış deve derisinin güneşte kuruyup büzülmesi, başlarını mengene gibi sıkıp dayanılmaz acılar vermesiymiş. Bu dayanılmaz acılar sonunda esir ya ölür ya da aklını hafızasını yitirirmiş. Bir 'mankurt' kim olduğunu, hangi soydan, hangi kabileden geldiğini, anasını babasını bile bilmezmiş. İnsan olduğunun bile farkında değilmiş." Böyle anlatıyor büyük Kırgız Türkü yazar Cengiz Aytmatov "Gün Olur Asra Bedel" romanında. Aytmatov'un babası Rus esaretine karşı direnen bir aydın olduğu için Stalin döneminde katledilen 137 aydından bir tanesidir. Yarım asırdan uzun süre babasının akıbetini bile bilmeden yaşamış; bir gün geri döner diye beklemiş nihayetinde çok sonraları babasının da aralarında olduğu aydınların toplu mezarları bulunmuştur. Hayatı uzun süre Ruslaştırılmaya çalışılan; dinleri, dilleri, kültürleri ve kimlikleri yok edilmek istenen Kırgızların ve tüm esir Türk halklarının içindeki o koru aleve dönüştürmeye çalıştırmakla geçmiştir. Hem de o esaret ortamında ve babasını katleden rejim iktidardayken... Kuşkusuz içinde o koru canlı tutanlar olduğu gibi, kimliğini unutup Rus hegemonyasına teslim olanlar, dinini ve dilini bir yük gibi görüp yabancılaşan soydaşları da vardır. Zaten "mankurt" kavramıyla tam da onları anlatıyordur. Yoksa kimse onların başına deve derisi geçirmiyordur. Mankurtlaşmayı fiziksel bir kavram olarak değil toplumsal, siyasal ve psikolojik bir kavram olarak kullanır. Peki, ya biz, tarih boyu hiç esaret altında kalmamış, hiç sömürge olmamış Türkiye Türkleri arasında mankurtlar yok mu Maalesef bu sorunun cevabını hepimiz biliyoruz. Terör örgütlerinin argümanlarıyla konuşup sabah akşam ülkelerinin başarılarını görmezden gelmek veya itibarsızlaştırmakla ve türlü yalanlarla, iftiralarla Türkiye'ye saldırmakla kendilerini görevli hisseden şarkıcı, oyuncu, manken, komedyen güruhunu bu köşede çok yazdım. Yine son zamanlarda ülkesini ve milletini adeta bir yabancı istihbarat memuru gibi bin yıldır kardeşlik hukuku içinde yaşayan çeşitli alt-kimliklerini ayrıştırmaya çalışan siyasetçileri de geçen hafta bu köşede uzun uzun ele aldım. TCG Anadolu'yu bombalamaktan bahsedip Türk nüfus kağıdı taşıyan amiralleri, Batı vesayetinin hoşuna gideceğini tahmin ettikleri sözleri sarf ederek ödül bekleyen yazarları, Batı'da üretilmiş sömürgeci bir söylemle her mevzuyu Türk ve İslam karşıtlığına bağlayarak açıklamayı "bilim" zanneden