İmparatorluk vizyonu ve büyük Türkiye

Ankara'ya rahmetiyle yağan bir yağmur... Hafta sonu olmasına rağmen inanılmaz bir kalabalık... Şehirde bir heyecan var... Yoğun yağmura rağmen yol kenarlarında, ellerinde çiçeklerle bekleyen vatandaşlar... Batılı mecralardan terör örgütlerine, şarkıcı, oyuncu, manken, komedyen güruhundan sosyal medya ve medyadaki fonlanmış odaklara kadar uzun zamandır süren saldırılara karşın verilen demokratik mücadelenin sonunda kazanılan zaferin haklı sevinci... Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın göreve devamı için yapılacak resmî törene tüm dünyadan gelen önemli misafirler var. Tam 50 devlet ve hükûmet başkanının katıldığı; toplam 81 ülkeden üst düzey temsilcinin hazır bulunduğu tören Türkiye'nin nereden nereye geldiğinin de bir göstergesi. Geçtiğimiz yüzyılın başında İmparatorluğu kaybetmiş bir ülke olarak çizilen sınırlara razı edilmiş bir Türkiye vardı. Mesele sadece sınırlara razı olmak da değildi. Sınırın ötesine müdahil olma stratejisine sahip olamayacak bir edilgenliğe razı edilmek daha da kötüydü. Soğuk Savaş döneminde durum daha da derinlikli bir bağımlılık ilişkisine dönüşmüştü. ABD yörüngesinde prangalanmış, vesayet altındaki bir ülke... O kadar ki yüzyıllar boyu eski topraklarına dair en ufak bir müdahalede bile bulunamayan, Evlad-ı Fatihan'a sahip çıkamayan, İslam Dünyası'na sırtını dönmek ve bu toprakları sömürgecilerin insafına bırakmak durumunda kalan bir Türkiye. Türk Dünyası'nın adını bile anamayan bir Türkiye. Küresel rekabette adı geçmeyen, ağırlığı azaltılmış, pasif, neredeyse sıradan bir üçüncü dünya ülkesine dönüştürülmüş bir Türkiye. Dahası resmî ideoloji ve sol hareketler tarafından bir marifetmiş gibi anlatılan bir sıradanlık ve pasiflik. Bu kabuğu çatlatmaya çalışan sağ hükümetlerin ve liderlerin de küresel vesayetin uzantıları tarafından askerî darbelerle etkisizleştirildiği bir ülke. İşte tarih artık farklı akıyor. Tüm küresel meselelerde aktör haline gelmiş, Balkanlar'dan Asya'ya, Afrika'dan Latin Amerika'ya kadar pek çok konuda ağırlığını koyabilen, İslam Dünyası'na model, Türk Dünyasına lider olabilen bir Türkiye. Türk Devletleri Teşkilatı'nı kurmuş, asırlık rüyayı gerçekleştirmiş bir Türkiye. Bütün bu büyük hikayenin izlerini Cumhurbaşkanlığı'ndaki törende görmek mümkündü. Türk Devletleri Teşkilatı'nı kurarak asırlık Türk Birliği rüyasını gerçekleştirmiş Erdoğan'ın törenine Türk Cumhuriyetlerinin tüm liderleri eksiksiz olarak katıldı. Törende en çok alkışı da onlar aldı. Özellikle Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ile kucaklaşması sırasındaki coşku görülmeye değerdi. Kolay değil, daha düne kadar tahliye için sınırımızdaki Nahçıvan'a merhum Elçibey'in ricasına rağmen bir helikopter bile gönderemeyen Türkiye'den Karabağ'ı işgalden kurtaran büyük desteğe ve zafere giden yol... Cephede yendiği Ermenistan'ın Başbakanı Paşinyan'ı Ankara'ya