Güçlendirilmiş vesayet sistemi

Türkiye'de seçilmiş hükûmetlerin iktidar olduğu ama muktedir olamadığı uzun cumhuriyet tarihi malum. Bu tarih güvenlik politikalarını, dış politikayı, eğitimi, kültürü ve hatta ekonomiyi yönetmesi kısıtlanan; bir albay atamasını bile yapamayan seçilmiş hükûmetler tarihidir. Bu tarih 27 Mayıs Darbesi sonrası oluşturulan vesayet sistemiyle bir yandan Millî Güvenlik Kurulu diğer yandan da siyasi kararlarıyla yetki aşımı yapan Anayasa Mahkemesi ile üzerinde vesayet kurulan ve farklı siyasi partilerle koalisyon hükûmetleri kurma mecburiyetinde bırakılan hükûmetler tarihidir. Hükûmet kurulduktan sonra da farklı görüşleri savunan farklı partileri aynı kabinede tutmaya, devleti birlikte yönetmeye zorlayan diğer yandan da hepsini Cumhurbaşkanlığı diye ayrı bir kurumun onayına tabi kılan, iç kavgaları bitmeyen bir sistemin tarihidir. İşte Türkiye'de yakın tarihteki zayıf, istikrarsız hükûmetlerin oluşmasına yol açmış bu parlamenter sistem aynı zamanda bu zayıf hükûmetlerin üzerindeki askerî ve bürokratik vesayeti kıramamasına ve milletin oyuyla iktidara gelenlerin muktedir olamadıkları bir anti-demokrasiye sebep olmuştu. Aynı şekilde de her biri zayıflatılmış parlamento, kabine, başbakan ve cumhurbaşkanı ile uluslararası vesayetlere meydan okuyamayan Türkiye'nin Amerikan vesayetinin uzantısı askerî vesayetin ve darbeciliğin kurumsallaştığı bir bağımsızlık meselesiyle karşı karşıya kalmasına sebep olmuştu. Şimdi 6'lı masada ve özellikle de CHP cephesinde yaşananlara, önerilenlere, konuşulanlara siyaset bilimi literatüründe yeri olmayan "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem" kavramıyla gündeme getirilenlere bakıldığında bu eski günleri bile aratacak bir tablo ile karşılaşıyoruz. Mesela öyle bir cumhurbaşkanlığı modeli üzerinde uzlaşılmış ki ülkenin yarısından fazlasının oyunu almış cumhurbaşkanını (ne kadar az oy alırsa alsınlar) belli partilerin genel başkanlarının vesayetine bağlayan bir model öneriliyor. Yani halk birine oy verip cumhurbaşkanı seçiyor ama seçilen kişi aslında cumhurbaşkanlığı yapamıyor. Bu vesayetin yalnız ulusal düzeyde bir vesayet olmadığı esas itibarıyla milletlerarası düzeyde Türkiye'yi lidersiz, zayıflatılmış kılan ve tekrar uluslararası Batı vesayetine sokabilecek bir süreç de ortaya çıkarıyor. Taslakta PKK uzantısı için getirilen ve terör örgütü bağlantılı sözde milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını imkansız hale getiren değişikler de gözden kaçmıyor. Sonrasında hafta sonu gerçekleşen "CHP'nin İkinci Yüzyıl Vizyon Belgesi"nin açıklandığı programda yaşananlar da yine hayret verecek cinsten hadiseler olarak kayıtlara geçti. Koskoca CHP'de