İki enflasyon hesabı!

Dün yakıcı bir şekilde üzerimize çöken hayat pahalılığı ve her geçen gün kötüleşen yaşam ve çalışma koşullarının gölgesi altında "1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü" kutlandı. Hayat pahalılığı öyle yakıcı ki çalışma koşullarını konuşmaya hâlâ sıra gelmiş değil. Gündem net bir şekilde eriyen ücretler ve artan enflasyon üzerinden şekilleniyor. İşte bu ortamda her ay olduğu gibi İstanbul Ticaret Odası, Nisan ayı için İstanbul enflasyon oranını da dün açıkladı. İTO'ya göre nisan ayında İstanbul'da; perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi bir önceki aya göre yüzde 11,36, toptan fiyat hareketlerini yansıtan Toptan Eşya Fiyatları indeksi ise yüzde 5,33 oranında arttı.Bu verilerle beraber İstanbul'da yıllık enflasyon İTO'ya göre yüzde 80'e dayanmış oldu. Şimdi hepimiz gözümüzü Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından Perşembe günü açıklanacak enflasyon verisine çevirdik. Son açıklanan yüzde 61'lik enflasyonun üzerine mart ayında derinleşen Ukrayna-Rusya krizinin yarattığı ekonomik etkileri de bu enflasyon verisinde daha net görmüş olacağız. Bloomberg tarafından yapılan piyasa anketine göre de nisan ayında enflasyon Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin deyimiyle "peak" yapmaya devam edecek! Bloomberg'in yaptığı ankete katılan 16 kurumun beklentisi nisan ayında TÜFE'nin aylık yüzde 6,2; yıllık yüzde 68,3 seviyesinde gerçekleşeceği yönünde! İTO'nun açıkladığının yarısı kadar bir enflasyon beklentisi var. Bu durumda TÜİK'in yüzde 6 ile yüzde 11 arasında bir aylık enflasyon verisi açıklamasını bekleyebiliriz. Elbette Perşembe günü veri netleştiğinde daha net bir analiz yapabiliriz. Ancak aylık enflasyonun yüzde 6-11 arasında geldiği bir durumda, yılın ilk dört ayında toplam enflasyon yüzde 30-36 arasında gerçekleşmiş olacak. Yıllık enflasyon ise yüzde 70-80 bandında. Bu çok yüksek oranda bir satın alma gücü erimesi anlamına geliyor. Geçtiğimiz yıl bu zamanlar 5.000 TL ücret alan bir işçinin bugün 8.500 9.000 TL alması sadece resmi enflasyona karşı satın alma gücünün koruması anlamına geliyor. Ancak piyasaya baktığımızda böyle bir ücret artışı çok nadir! Ya da bu veriler bir başka tarafından bakarsak yılbaşından itibaren alınan zamlı maaşların daha ilk dört ayda en iyi ihtimalle yüzde 30'unu kaybettiğimiz anlamına gelecek. 5000 TL ücret alan bir işçinin satın alma gücünün resmi verilerle yılbaşındaki 3.500 TL'ye düşmesi demek bu!Farkındaysanız asgari ücret üzerinden yapmadım hesabı!Açıkçası