Beş müteaahhit vs. beş sanayici

Aklım sürekli aynı yerde. Acaba hükümetin adına "Yeni Ekonomi Modeli" dediği ve hayata geçirmek için oldukça yüksek maliyetlere katlanmamıza neden olan politikasında gerçekten gözümüzden kaçan bir şey var mı diye kendi kendime sorup duruyorum. Ancak bir türlü bulamıyorum.Bu soruya yanıt ararken Çin modeli dendi, Güney Kore modeli dendi acaba gerçekten böyle bir ilişki var mı diye bakıyorum.Mesela Güney Kore modeli ile kıyaslıyorum.Elbette bu modele ilişkin süreçleri uzun uzun anlatan bir sürü çalışma var. Özetleyince Güney Kore'nin 1960'lardan günümüze uzanan kalkınma modelinin temelinde bir adım dikkat çekiyor.O da devletin net bir şekilde arkasında durduğu bir sanayileşme çabası.Anlayacağınız G. Kore de "eklektik" davranmış. Stratejik sektörleri belirlemiş, o sektörlere ilişkin yeri geldiğine ithal ikameci politikalar izlemiş, ayrıcalıklar sağlamış, öne çıkan sektörlerde büyüyecek şirketleri belirlemiş ve ne gerekiyorsa yapmış. Samsunglar, Hyundailer bu çabanın sonucu olarak bugün dünya çapında rekabet eden ve öne çıkan şirketler olmuş.Ne kadar da Türkiye'ye benziyor değil miTek bir farkla. Kamu kaynakları bizde de bir tercihle stratejik bir sektöre aktarılmış. Öne çıkan şirketler seçilmiş ve bu şirketler oldukça hızlı bir şekilde büyümüş.Hangi sektör bu İnşaat!Hangi şirketler bunlar 5'li müteaahhit grubu denilen şirketler!Hatırlasanıza. Dünyada en fazla kamu ihalesi alan şirketler arasında bulunan ve 10 yılda aldıkları kamu ihalelerinin toplam büyüklüğü 204 milyar dolara dayanan müteahhitlik şirketlerinin vergi affından garanti ödemelerine kadar bir dizi ayrıcalıktan yararlandığı uluslararası raporlarda dahi yer aldı!204 milyar dolar...G. Kore de stratejik sektörler ve şirketler belirlemiş, biz de belirlemişiz. Bizim seçtiklerimiz kısa sürede kendini kamudan aldıkları taahhüt işleri ile zenginleştiren inşaat şirketleri olurken, Güney Kore tüm dünyaya teknoloji satan, dünyayla rekabet eden firmalara bu ayrıcalığı yapmış. Elbette kamu kaynaklarını ve ayrıcalıklarını üç-beş şirkete aktarmak her koşulda tartışmalı bir konudur. Ancak G. Kore bu riski alarak zengin ülkeler arasında yerini alırken, son elli yıldır yaşanan küresel dalgalanmalara rağmen ayakta kalmayı başaran lokomotif sektörler ve o sektörlerle büyüyen bir sanayi ile yola devam etmeyi başardı.Biz ise bırakın küresel dalgalanmaları en ufak bir faiz artışında dahi yolunu şaşıran bir inşaat sektörü ile yola devam ettiğimizi sanıyoruz.Şöyle durup düşünüyorum da 200 milyar dolardan fazla bir kamu kaynağını inşaata değil de sanayileşmeye aktarabilseydik ne olurdu