En kritik hafta!

Bu köşedeki son yazımda ekonomideki verilerin gidişata ilişkin verdiği sinyallerin iç açıcı olmadığını yazmıştım. Yine yazının sonunda ekonomideki olumsuz seyre rağmen ekonomi yönetiminin ise kur korumalı mevduatta (KKM) biriken kaynakla övündüğünü ancak asıl tehlikenin burada olduğunu söylemiştim. Bu hafta işte tam da o tehlike ile ilgili ilk önemli virajı yaşayacağımız hafta olacak! Neden Şöyle yakın geçmişte olanlar üzerinden bakarsak durumu daha iyi anlayabiliriz. Hatırlayın, KKM ilk kez 20 Aralık 2021 akşamında Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanmıştı. O günlerde DolarTL rekorlara doymuyordu. Eylül'den o döneme kadar yükseliş devam etse de Aralık ayı itibariyle kurda kontrol büyük ölçüde kaybedilmişti. Eylül ayına 8,30'da başlayan DolarTL, Ekim ayında 9,5 TL oldu. Ardından Kasım ayında 13,5'a kadar yükseldi. Aralık'ta KKM duyurulduğu gün ise en son 18 seviyesinin üzerine doğru yol alıyordu. Bu hızlı yükselişin başlangıçtaki temel nedeni faiz enflasyon dengesinin kaybedilmesi ve faiz indirimi ısrarıydı! Ancak bu ısrarla birlikte bozulan denge beraberinde yerli tasarruf sahiplerinin de hızla dövize dönmesine yol açtı. Ekonominin kendi dengelerinden kaynaklanan döviz talebine (cari açık) ek olarak yerli tasarruf sahiplerinden yüksek talep gelince ve içerideki döviz arzı da bu talebe göre kısıtlı kalınca kurlar uçtu.Hikayenin içerideki kısmını böyle özetleyebiliriz. Ancak madalyonun bir de öteki yüzünde uluslararası piyasalardaki gelişmeler vardı. ABD Merkez Bankası (FED) başta olmak üzere birçok ülke faiz artırımını konuşmaya başlamıştı. FED ise parasal genişlemeyi Haziran gibi sona erdirmeyi ve 2022 ortasında faiz artırmayı düşündüğünü piyasalarla paylaşmıştı. Yani içerideki olumsuz koşullar, dışarısı ile birleşti ve biz ciddi bir travma yaşadık. 20 Aralık 2021 itibariyle paniği sakinleştiren iki temel adım oldu. KKM ile içerideki döviz talebi frenlendi. Arka kapıdan döviz satışları ile de kurdaki sakinleşme desteklendi. Her ne kadar Hazine ve Maliye Bakanı böyle bir satış olduğunu açıktan söylemese de Merkez Bankası verileri ciddi bir satış olduğuna işaret ediyordu.O günden Rusya-Ukrayna savaşının başladığı güne kadar da bu politika temelinde ekonomi yönetimi hareket etmeye devam etti. 2021 sonunda yaşanan faiz indirim süreci de durduruldu. Dolar 13,5 TL etrafında dengelendi. Ancak öte yandan enflasyon artmaya, faiz ile enflasyon arasındaki makas hızla açılmaya devam etti. Öyle ki şubat ayı enflasyonu ile gerçekleşen enflasyon ile TCMB'nin politika faizi arasındaki fark 40 puanın üzerine çıktı. Arada savaşın etkisiyle 15 TL seviyesine doğru bir yukarı sıçrama oldu ama o kadarı tüm dünyada olanlar dikkate alındığında çok da büyük bir etki olarak görülmeyebilir. Tüm bu süreçte KKM bir baraj görevi gördü. Akın akın gelen döviz talebinin önüne bir blok gibi hükümet tarafından kondu. Kontrollü bir şekilde barajdan bir miktar su bırakılsa da KKM'de biriken kaynak 540 milyar TL'ye (bugünkü kurla 37 milyar Dolar'a) yükseldi. Bu tutarın 100 milyar TL'lik kısmı ilk 10-15 günde hesaplara yatırıldı. Büyük bir kısmının da üç aylık bir vade ile yatırıldığını tahmin ediyoruz. Yine o günlerdeki ortalama kur da 12 TL civarında oldu. 8,3 milyar Dolardan bahsediyoruz. Bu 8,3 milyar Dolar'ın bugünkü karşılığı 123 milyar TL'ye denk geliyor.