Bu vahşet karşısında daha ne kadar bekleyeceğiz

"Şüphesiz Müminler kardeştir" inancını kuşananlar biz değil miyiz

"Hiç şüphe yok ki Allah, kendi yolunda, duvarları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever" bilincini ve gerekliliğini yerine getirme prensibini unutabilir miyiz

"Ey inananlar! Siz Allah'ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder, ayaklarınızı sabit kılar" gerçeğini göz ardı edebilir miyiz

"Komşusu açken tok yatan bizden değildir" ikazını veren peygamberin ümmeti değil miyiz

ABD, İngiltere ve Batı'nın desteğiyle Filistin'de ne kutsal değerler adına ne de insanlık namına hiçbir şey bırakmayan, hunharca kan akıtmaya, soykırım yapmaya devam eden Siyonist İsrail'in bu vahşetine daha ne zaman "dur!" diyebileceğiz

Evet, tüm dünyada, meydanlarda seslendirilen: "Daha ne kadar çocuğun öldürülmesi gerekiyor!" "Daha ne kadar çocuk, kadın ve masum insanın ölmesi gerekecek" nidaları susmazken, Türkiye olarak bizler de bunu her platformda, en yüksek perdeden dile getiriyoruz! Çok güzel!

Ama kim ne zaman ve nasıl buna "DUR!" diyebilecek

Bütün Gazzeliler öldürüldükten sonra mı kurtarmaya gideceğiz

"Birbirine kenetlenmiş bir binanın tuğlaları gibi Müminler, birbirlerine karşı merhamet, sevgi ve şefkat gösterme hususunda bir uzvu hasta olduğunda, diğer uzuvları da uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulan bir vücut gibidir..." denilen miminler nerede

"İman kardeşliği sıhhi kardeşlikten önce gelir" anlayışını ne zaman kaybettik

6 Şubat depreminde, yardımlar yetişinceye kadar insanların tüm acılarının yanında bir de açlık ve susuzlukla, soğukta kalmakla kırıldıkları anılar, hâlâ bugün bile paylaşılırken yüreğimiz burkuluyor!

Ve bugün dahi deprem yaralarını sarmayı daha bitirmiş değiliz.

Hal böyleyken Filistinli kardeşlerimizin evlerinin yıkılması, tüm yakınlarını kaybetmeleri yanında gittikçe şiddetlenen bu karkışta hem açlık-susuzlukla, hem soğukla evsiz, barksız bir şekilde feryat ediyorken biz neyi bekliyoruz

"Bütün dünya sussa da biz susmayacağız!"

"Bütün dünya sırtını çevirse biz sahiplenmeye devam edeceğiz!"

"Elimiz kolumuz bağlı kalamayız!" diyoruz.

Ama ileriye gidemiyoruz!

Biz, ne zamana kadar imanın son noktası olan "gönlümüzle buğz etme" pasif halini sürdürmekle yetineceğiz

Hayır! Buna daha fazla tahammül edemeyiz!

Duruşumuzu değiştirmek zorundayız.

Yollar tıkalıysa yeni yollar denemeliyiz artık.

Fatih'in işgal edilen Boğaz'lara karadan yürüttüğü gemiler gibi

Boğaz'ın altından açtığımız Marmaray gibi

Rahmetli Necmettin Erbakan emriyle Kıbrıs'a indiğimiz gibi

Ama mutlaka, daha fazla zaman kaybetmeden, Gazzeli kardeşlerimiz tamamen katledilmeden, tüm insanlıkla beraber bizim de başımıza gökten bir bela ve musibet gelmeden elimizde yapabileceğimiz tüm imkânlarımızı seferber etmek durumundayız.

Onlar orada öldürülürken, aç-susuzluğa mahkûm edilirken, soğukta yağmur altında ölümü beklerken bize uyku haram olması lazım.

Gerçek müminlersek bu acıyı hissetmeli ve gereğini yapmalıyız!