Ekonomik büyümenin dinamikleri

Türkiye ikinci çeyrekte yüzde 7.6 büyüdü. Büyümeyi tetikleyen ana faktör yine özel tüketim harcamaları oldu. Özel tüketim harcamaları büyümeye 13.6 puan katkı sağladı. Sanayi, ekonomik büyümeyi en çok besleyen ikinci sektör konumunda Türkiye ekonomisi hızlı büyüdüğü bir çeyreği daha geride bıraktı. İkinci çeyrekte yüzde 7.6 büyüyen Türkiye, böylece art arda güçlü büyüme performansını sekizinci çeyreğe taşıdı. Büyümeyi tetikleyen ana faktör yine özel tüketim harcamaları oldu. Özel tüketim harcamaları büyümeye 13.6 puan katkı sağladı. Küresel ekonomideki zorluklara ve jeopolitik risklere rağmen, net ihracat, ekonomik büyümeyi yukarı çekmeye devam ediyor. İnşaat yatırımları düşse de (yüzde 10.9) makine ve teçhizat yatırımlarının yüzde 17.8 oranında artış kaydetmesi toplam yatırımların pozitif katkısını korumaya yetti. Kamu harcamaları, büyümeye sınırlı bir etki sunabildi. Stoklardaki erime, büyümeyi azaltan tek faktör olarak dikkat çekiyor. Reel sektör son 1.5 yıldır stoktan yiyor. Canlı iç ve dış talep stok birikimini engelliyor. Sektör bazlı verilere baktığımızda, hizmetler sektörünün tek başına ekonomik büyümenin yüzde 56'sını gerçekleştirdiğini görüyoruz. Sanayi, ekonomik büyümeyi en çok besleyen ikinci sektör konumunda. Sanayinin büyümeyi arttırıcı yöndeki etkisi sekiz çeyrektir sürüyor. Tarım son iki çeyrektir, inşaat ise dört çeyrektir daralma yaşıyor. İnşaat maliyetlerindeki artış ve işgücü eksikliği inşaat sektörünü frenliyor. Küresel ölçekte artan mazot ve gübre fiyatları tarım sektörünün belini büktü. Aşırı hava olaylarının tarımsal üretimi olumsuz etkilemesi, sektörü iyice zora sokuyor. RİSKLER VE DESTEKLEYİCİ UNSURLAR... Malum büyüme rakamları bir çeyrek geriden açıklanıyor. Bu hafta itibarıyla üçüncü çeyreğin son ayına girmiş bulunuyoruz. Üçüncü çeyreğin ilk iki ayı itibarıyla öncü göstergelerde hafif gerileme var. Temmuz-eylül döneminde büyümenin biraz hız kesmesi bekleniyor. Yılın geri kalanında ekonomik büyüme üzerindeki risk unsurlarını şöyle sıralayabiliriz: Enerji krizinin derinleşmesiyle birlikte Avrupa ekonomisinin resesyona girmesi durumunda bölgeye ihracatımızın yavaşlama ihtimali. Büyük merkez bankalarının faiz arttırmaya devam etmesi neticesinde finansal koşulların gelişen piyasalar için sıkılaşması. Rusya-Ukrayna savaşı ve Irak'ta yaşanan huzursuzluklarla ilintili olarak jeopolitik risklerin artması. Yüksek enflasyonla birlikte gerileyen satın alma gücünün iç talebi frenleme ihtimali. Tüketici kredilerine ve kredi kartlarına yönelik makro ihtiyati tedbirlerin talep üzerindeki olası yavaşlatıcı etkileri. Büyümeyi destekleyici yöndeki faktörler ise şunlar: Makroihtiyati tedbirlere rağmen, TCMB'nin politika faizi yoluyla ekonomik büyümeyi