Küresel ekonomide umutlar ve endişeler bir arada

2022'de 8.7'ye yükselen küresel enflasyon, geçen yıl yüzde 6.8'e geriledi. Bu yıl 5.9'a düşmesi bekleniyor. Küresel gıda fiyatlarında yaşanan gerileme ve sıkı para politikası sayesinde enflasyonun ateşi çoğu ülkede düştü. Türkiye'de de Merkez Bankası, enflasyonun yılsonunda yüzde 36'ya kadar ineceğini öngörüyor

Küresel enflasyonda kayda değer bir düşüş var. 2022'de yüzde 8.7'ye yükselen küresel enflasyon, geçen yıl yüzde 6.8'e gerilemişti. IMF, küresel enflasyonun 2024'te 5.9'a düşeceğini öngörüyor. Birçok ülke ekonomik büyüme ve istihdamdan aşırı ödün vermeden enflasyonu düşürmeyi başardı. Tedarik zincirlerindeki tıkanıklıkların açılması, enerji fiyatlarının korkulduğu kadar uzun süre yüksek seviyelerde kalmaması, küresel gıda fiyatlarında yaşanan gerileme ve sıkı para politikası sayesinde enflasyonun ateşi çoğu ülkede düştü.
İktisadi faaliyetler yere çakılmadan enflasyonun nasıl düştüğünün tek bir cevabı yok. Yukarıda bahsettiğim arz şoklarının sönümlenmesinin rolü büyük. Salgın dönemindeki mali destekler sayesinde özellikle gelişmiş ülkelerdeki insanların elinde biriken tasarruflar da büyümeyi ve istihdamı korudu. Gelişmiş ülkelerin sanayi ve teknoloji alanlarına verdiği teşviklerde gaza basmaları da işe yaradı.
YUMUŞAK İNİŞ
Böylece küresel ekonomi, yumuşak inişle enflasyonu kontrol altına almayı başardı. Hatta ABD artan faizlere rağmen yumuşak inişe dahi geçmeden istikrarlı bir hızda büyümeyi sürdürdü. ABD'de büyüme oranının bu yıl Japonya ve Euro Bölgesi'nden üç kat daha hızlı olacağı tahmin ediliyor. ABD'nin enflasyonu düşürmede Japonya ve Euro Bölgesi kadar mesafe kat edemediğini de not etmek gerekiyor.
Küresel ekonomiye dair beklentilerin birkaç ay öncesine kıyasla daha iyimser bir ruh haline büründüğünü söyleyebiliriz. IMF, 2024 yılı için büyüme tahminin 0.1 puan yukarıya taşıyarak yüzde 3.2 olarak açıkladı. Mevcut projeksiyonlar göre, gelişmiş ülkelerin yüzde 1.7, gelişen ülkelerin ise yüzde 4.2 oranında büyüyeceği öngörülüyor.
Artan faizlerin ekonomilerin canını beklendiği kadar fazla acıtmaması umut vaat edici. Ama küresel ekonominin halen salgın öncesindeki büyüme rakamlarını tutturamadığını belirteyim. 2000-2019 döneminde küresel ekonomi yıllık ortalama yüzde 3.8 oranında büyümüştü. Yaklaşık 0.6 puan kadar kayıp söz konusu.
Bir taraftan da kamu borçları, yüksek faiz ortamında makro istikrar için ilave riskler doğruyor. Salgın öncesine kıyasla dünya genelinde kamu borcunun GSYH'ye oranı 9 puan artarak yüzde yüzde 93'e yükseldi. Küresel ekonomiyi tedirgin eden tek husus borç seviyeleri değil. Jeopolitik riskler bir türlü sönümlenmiyor. Bir jeopolitik gerginlik veya çatışma bitmeden bir diğeri patlak veriyor. İsrail-İran arasındaki çatışmalar bu durumun en sıcak örneği. Petrol fiyatları yeninden 100 doların üzerine çıkar mı endişesi var. Bu senaryonun gerçekleşmesi durumunda, enflasyondaki düşüş yavaşlar. Hatta beklenen faiz indirimleri gecikebilir.
ENFLASYON BEKLENTİLERİ
Türkiye'de seçimlerin ardından ekonominin odağı enflasyona doğru kayıyor. Enflasyonla mücadele kapsamında Merkez Bankası'nın yanı sıra Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı gibi ilgili diğer aktörlerin daha fazla devreye girmesini bekleyebiliriz. Enflasyon konusunda dünyadaki genel eğilimden negatif ayrışmış durumdayız. Önümüzde zorlu ve uzun bir süreç var. Merkez Bankası'nın attığı son adımlar olası bir kur şokunu engelledi. Hatırlanacağı üzere, seçimlerden sonra TL'nin çok hızlı değer kaybedeceğine yönelik bir algı oluşturulmaya çalışılmıştı. Önceki yazılarımda böylesi bir kur hareketinin iktisadi temelinin olmadığının altını çizmiştim.