Sürünün BoJo'dan intikamı

Boris Johnson, namı diğer BoJo'yu görünebilir bir gelecek için koltuğundan sökmeyi nihayet başardılar. Bundan tam altı ay önce "Albino alfa erkek goril" göndermesiyle yazdığım 6 Şubat tarihli yazıda İngiltere başbakanının günlerinin sayılı olduğunu yazmıştım. Başbakanlıkta pandemi kurallarını hiçe sayarak verilen kutlamalar nedeniyle "parti-gate" olarak anılan bir dizi skandal yüzünden Boris'in ipliği çoktan pazara çıkmıştı.Kurulu düzenin etkili gazetelerinden Financial Times, bizim de iyi bildiğimiz bir atasözüne atıfla: "Soytarı saraya çıktı mı, kral olmaz. Saray sirk olur. Ne ki bir sirk bile bu hükümetten örgütlüdür" diye yazmış, başbakanın raf tarihinin dolduğunu ilan etmişti.Ancak araya Ukrayna savaşı girdi. Cengaver açıklamalarıyla ha bire rol çalan ve "yeni Churchill" formatıyla kendine yeni bir misyon biçen Johnson, istifa baskılarını savaş vesilesiyle savuşturabileceğini düşündü. Ekonomik kriz, savaş ve COVID dalgaları arasında BoJo, dere geçilirken at değiştirilmeyeceğinden öyle emindi ki kendisini dımdızlak ortada bırakan kabinesinden gelen son istifa yağmuru karşısında şaşakaldı.Hafta ortasında Downing Street konutu önünde havlu atarken yaptığı veda konuşmasında bu şok şok şok hayretini gizlemedi ve -özetle- bunu şöyle dillendirdi: "Onca iş yaptık. Brexit'i ve kıtanın en seri aşı kampanyasını gerçekleşridik, Ukrayna saldırısında Batı cephesinin başını çektik. Arkadaşlarıma böyle bir zamanlamada ve bir ekonomik kriz ortasında hükümet değiştirmenin eksantriklik (arıza ve uçuk-kaçık) olduğunu anlatmaya çalıştım. Başarılı olamadım. Sürü... güçlü. Bir kez hareket etti mi durdurulamaz. En güçlünün ayakta kaldığı bizim Darwinci sistemimiz yeni bir lider bulacak. O ana dek size hizmet vermeyi sürdüreceğim!"KAMUOYUNUN GÜCÜBu konuşmadan BoJo'nun olan bitenden... Muhafazakâr Parti sponsorlarınca yenilenen başbakanlık konutuna usule aykırı olarak aktarılan süper lüks harcamalardan tutun, en son bir görev arkadaşının karıştığı cinsel istismar skandalına dek tespih taneleri misali sıralanan skandal silsilesinden etkilenmediği, "Ben bir Süpermen'im ama değerim bilinmiyor" dediği ve "savaştı, pandemiydi" derken kimsenin kendisine ilişemeyeceği düşüncesiyle hareket ettiği anlaşılıyor. Johnson'a göre krizin oluşturduğu dokunulmazlık kalkanını, "sürünün ivmesi" bozmuş. İktidar dengelerini bozan bu "ivme", özetle kamuoyu. Malum demokrasilerde kamuoyu denen bir güç var. Gerçekten de o güç bir kez harekete geçti mi önünde durulamıyor. Ezici çoğunlukla sadece üç yıl önce iktidara getirilen Johnson'a öfke öylesine dolup taşmış ki sonunda bizzat Muhafazakâr Parti kodamanları bu öfkeye karşı duramayacaklarını tespit ederek bir bir istifalarını vermeye koyulmuşlar. Bunu yapmadıkları takdirde siyasi kariyerlerini yakacaklarını fark etmişler. Buna esasen "sürünün