Nefret haftası etkinlikleri

Ne haftaydı o öyleDil kopartma fetvası, Kabaş'ın hapse atılması, Tepeli'nin RTÜK marifetiyle tepelenmesi, Say'a saydırılması, MOBESE'lerle adım adım izi sürülen İmamoğlu'nu "balıkçı molası" teşhiri ve linci... Kendimi eksiksiz Orwell dünyasında hissettim. Amazon'a göre Türkiye'de yakın dönemde en çok okunan romanmış 1984. Geniş okur kitlelerine mal olan Orwell'in "1984"ü, çarpıcı nefret haftası etkinlikleri ile başlar. Kitabın başkarakteri, propaganda bakanlığı anlamına gelen "Hakikat Bakanlığı"nda çalışmaktadır. Ülkeyi tek parti yönetmektedir. Bir tane lider vardır. Propaganda gereği, "savaş"ı "barış" etiketiyle takdim eden bir "Barış Bakanlığı", ekonomik darlıklar ve yoksulluğu "bolluk" adı altında pazarlayan "Bolluk Bakanlığı", "zulmü" sevgi adıyla dayatan "Sevgi Bakanlığı" ve bu güzellemeleri halka paketleyip sunan; haber, eğlence, eğitim, sanat adına ne varsa tüm kültürel faaliyetleri denetleyen "Hakikat Bakanlığı", hükümeti oluşturmaktadır. "Bakan" diye ortalıkta kimse olmamasına karşın romanda icraatlarını tümüyle tek liderin belirlediği bu bakanlıkların adı geçmektedir. Sistemin kalbi Hakikat Bakanlığı'nda atar. Algı ve gerçeklik denetimi burada yapılmakta; geçmişle gelecek kil gibi arzu edilen şekle sokulmaktadır: "Şimdiyi elinde tutan geçmişi elinde tutar, geçmişi elinde tutan da geleceği" der Orwell. ELEKTRİK AKIMI GİBİOrwell'in başkahramanı bu stratejik bakanlığın "kurmaca dairesi"nde çalışmaktadır ve düzenli olarak bu dairede "nefret haftası etkinlikleri" tertip edilmektedir. Bu etkinlikler kapsamında, "haftanın elemanı" misali "haftanın düşmanı" belirlenip hedefe konur. "Nefret haftası"nın odağına yerleştirilen "düşman"ın 1984'ün hemen ilk sayfalarında gerçekte "ifade, basın ve toplanma hürriyetlerini, düşünce özgürlüğünü savunan; lider ve parti totalitarizmine karşı çıkan" biri olduğunu görürüz.Yukarıdan verilen komutlarla başlatılan "nefret seansları", Orwell'in söylemiyle kısa sürede "cinnete dönüşür". "Nefret kampanyalarının en korkunç yanı insanın rol oynamak zorunda kalması değil" der özetle Orwell: "Bunlara katılmaktan kendini alamaması. Otuz saniye sonra rol yapmaya gerek bile kalmıyordu. Korku ve kindarlıkla karışık bir vecd hali, öldürme, işkence etme, yüzleri balyozla paramparça etme arzusu orada toplanan herkesin içinden bir elektrik akımı gibi geçiyordu. Öfke... Bir pürmüzün alevi gibi bir nesneden başka bir nesneye (ardı sıra) kaydırılabilirdi."Pürmüz alevi gibi "nefret"in bir düşmandan diğerine son sürat geçiş yaptığını; bu hızlı geçişe eşlik edemeyen ya da sorgulamaya başlayan kişilerin sistemde sert biçimde "unpersonyokkişi"ye dönüştürüldüklerini anlatıyor Orwell. TARİHİ SORUMLULUKBiz bu gidişle Orwell'i de geride bırakacağız. Sezen Aksu'ya dil kopartma tehdidiyle açılan nefret haftası bizde bakın İmamoğlu'nun hedefe