Değişim için...

Gazeteciliğimde gözümü "değişim"e açtım.İspanya'ya yeni gitmiştim.İspanya'da Franco sonrasının en heyecan verici sandık sınavı olarak görülen "28 Ekim 1982 seçimlerini" okuyucularına aktarmak için Cumhuriyet beni görevlendirmişti.Kendimi bir günde "müstakbel başbakan" gözüyle bakılan sosyalist lider Felipe Gonzalez'in seçim otobüsünde buldum. İnanılmaz bir karizma, büyük siyasi zeka ve her durakta "Felipe, Felipe" çığlıklarıyla kendisini dışa vuran bir sevgi seli İspanya yıllarımı aktardığım İspanya bir Kanlı Gül kitabımın 75. sayfasında, gazetecilik hayatımın da tarihini oluşturan Gonzalez'le ilk röportajımın ilk sorusunu bulabilirsiniz: -Kampanyada "Por el cambioDeğişim için" sloganını kullandınnız. Bu ne anlama geliyor-İspanya'da değişim, işleyen bir demokratik devlet mekanizmasının geliştirilmesi anlamına geliyor. Anayasada tanınan fakat kağıt üzerinde kalan özgürlüklerin inşası anlamına geliyor. İlerici bir mesaj olmaktan öte, yeni bir devlet anlayışının ve demokrasinin gelişmesi anlamına geliyorPortekiz sınırında, Badajoz kentinin boğa güreşi arenasında mehtaplı bir gecede yapılan tılsımlı bir mitingden yeni çıkmıştık. Mitingde kadınlar, İspanya'nın 40 yaşındaki demokrasi kahramanına- PSOEİspanyol Sosyalist İşçi Partisi'nin de simgesi olan- kırmızı güller atmıştı. Halkın geleceğe yönelik düş ve beklentilerinin vücut bulmuş hali olan genç politikacı, Madrid'e dönüş yolunda okumakta olduğu Yourcenar'ın (ünlü Roma İmparatoru) "Hadrianus'un Anıları"nı yana bırakıp bana o unutulmaz röportajı vermişti. TARİH YAŞADIĞIMIZIN FARKINDAYDIKSonra seçim gecesi parlamentonun tam karışındaki Palace Oteli'nde zafer kutlamaları için tekrar biraraya geldik. Felipe ile sağ kolu Alfonso Guerra, otelin 110 numaralı penceresinden çıkıp geceyarısı halkı selamladılar. Balkon konuşması dendiğinde akla gelen Mussolinivari bir zafer konuşmasından imtina ettiler. Ortak coşkuyu paylaştılar. Felipe başkentte yarım milyon kişiyi topladığı son mitinginde: "Gelecek, değişim isteyen büyük çoğunluğun"demişti: "Geleceği, barışçı ve özgürlükçü biçimde fethedelim. İspanya ve gelecek bizim. Haydi ileri, kazanalım!"Paco Ibanez, Moustaki, Joan Manuel Serrat, Miguel Rios gibi dönemin en popüler müzisyenlerinin katılımıyla şenlik tadında geçen son mitingindeki gibi zafer gecesi de aynı mesajı yinelemişti: "Gelecek bizim!"Bu muhteşem umut anına tanıklık eden ve orada bulunan herkes, tarih yaşadığının farkındaydı. 1982 seçimleri, Franco'nun ölümünden 7 yıl sonra yaşanan henüz 3. seçimdi.Bahis, 19. yüzyılın sonu-20. yüzyılın üç çeyreğini bilumum darbeler, iç savaş, 40 yıllık diktatörlükle yitiren bir ülkenin zamanı geri alması, diğer Avrupa ülkeleriyle açılan makası kapatmasıydı. Gonzalez böyle bir tarihi kavşakta ülkenin karşısına çıkan yetenekli ve donanımlı bir lider, devlet adamı kumaşı olan bir siyasetçiydi. Toplumdaki "gelecek arayışı"nı çok iyi yakalamıştı. Bu sebeple zaten "por el cambiodeğişim için" kampanya sloganı seçilmiş, hiçbir şey rastlantıya bırakılmamıştı. İmamoğlu gibi "değişim nedir" diyenlere, "Kervan yolda düzülür" demiyordu Gonzalez. Uçan kuştan "helalleşme" isteyen Kılıçdaroğlu'nun hatalarına da düşmüyordu.