"Yarım hurmayla da olsa ateşten korunun!"

Ramazan ayının en belirgin özelliklerinden birisi de, yardım ayı olmasıdır. Fakirlere, borçlulara, muhtaçlara yardımın herhangi bir zaman dilimiyle sınırlı olmayacağı çok iyi bilinir. Ama bazı zaman ve mekânlarv ardır ki, oralarda yapılan her iyilik kat kat sevaplandırılır. BUNUN içindir ki Hz. Aişe (ra) "Peygamberimiz çok cömertti ama ramazan ayındaki cömertliği kat kat artardı" demiştir. İyilik ve bağış denilince akla sadece fıtır sadakası gelmemelidir. Onlar zaten yapmakla yükümlü olduğumuz görevlerimiz. Önemli olan, bunların ötesinde ne yapabildiğimiz. Görüntü, reklam ve gösterişten uzak durabiliyor muyuz Çünkü iyiliklerini reklam aracı yapanlar, küçük menfaat peşinde koşan müflis tüccarlara benzerler. Neden "müflis, iflas etmiş tüccar" dedim Çünkü ahirette ona herhangi bir sevap dönmeyecektir. Hz. Ali (ra) "Fakirlere sadaka dağıtırken sağ elin verdiğini sol el görmemelidir!" sözünü işte bu gösteriş hastalığından kurtulabilmek için söylemiştir. Yapılan yardımları göstermek sadece teşvik amacı taşıyınca kabul görebilir. Onun da ölçüleri zaten bellidir. Hz. Peygamber (sav) dönemine ait aktaracağımız bir hadise ne kadar hassas olmamız gerektiğini gösteren önemli mesajlar içeriyor. Münzir bin Cerir (ra) anlatıyor: "Günün ilk saatlerinde Hz. Peygamber'in yanındaydık. Resulullah'ın (sav) yanına üstü başı olmayan, ayakları çıplak, sadece kaplan derisi gibi çizgili bir çaputa sarılmış, kılıçları boyunlarına asılı bir grup insan çıkageldi. Bunların hepsi Mudar kabilesine aittiler. Hepsi fakir ve sefil bir görüntü çiziyordu. Bunların perişan halini gören Hz. Peygamber'in (sav) yüzü bir anda değişti. Odasına girdi ve sonra geri çıktı. Hz. Bilal-i Habeşi'ye ezan okumasını emretti. Bilal (ra) de ezan okudu. Namaz için kamet getirildi, eda edildi. Peygamberimiz namazdan sonra cemaate hitap etti ve 'Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten yaratıp, ondan eşini lütfeden ve ikisinden de pek çok erkek ile kadın var eden Rabbinizden korkun. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'ın ve akrabanın hakkına riayetsizlikten de sakının. Allah şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir!' (Nisa, 1) ayetini okudu. Hemen bunun peşinden de Haşr Suresi, 18. Ayeti ekledi: 'Ey insanlar! Allah'tan korkun. Herkes yarına ne hazırladığına baksın. Allah'tan korkun, çünkü Allah işlediklerinizden haberdardır.' Ayetleri okuduktan sonra Peygamberimiz sözlerine şöyle devam etti: 'Kişi, dinarından, dirheminden (altın ve gümüş para), giyeceğinden, bir ölçek buğdayından, bir ölçek hurmasından yardımda bulunsun. Elinde hiçbir şeyi bulunmayan, yarım hurmayla da olsa mutlaka bir bağışta bulunmaya gayret etsin!' Ne dersiniz, aç kalan, mama bulamadığı