Hz. İbrahim Allah'ın varlığına ve birliğine inanıyordu. Ancak kavminin yola gelmesi için onlardan biriymiş gibi davranarak kavminin tapındığı tabiat varlıklarını tartışmaya açtı.
Bunu yaparken akıl ve gözlemi esas aldı. Kur'an-ı Kerim Enam Suresi'nde Hz. İbrahim'in bu akıl dolu metodunu şöyle anlatıyor:
"Üzerine gece karanlığı basınca, bir yıldız gördü.
"İşte Rabbim!" dedi. Yıldız batınca da, "Ben öyle batanları sevmem" dedi." (En'am/76) Hz. İbrahim zayıf noktadan güçlü olana yol almayı daha doğru buldu. Gök cisimlerinin görünürde en zayıf halkası yıldızlardı. Sonra aya yöneldi.
"Ay'ı doğarken görünce de, "İşte Rabbim!" dedi.
Ay da batınca, "Andolsun ki, Rabbim bana doğru yolu göstermezse, mutlaka ben de sapıklardan olurum" dedi." (En'am/77) Önce yıldızları sonra da ayı kadraja aldı ve onların iflah olmayacağını belleklerine işledi.
"Güneşi doğarken görünce de, "İşte benim Rabbim!
Bu daha büyük" dedi. O da batınca (kavmine dönüp), "Ey kavmim! Ben sizin Allah'a ortak koştuğunuz şeylerden uzağım" dedi." (En'am/78) Hz. İbrahim Rasyonelizm'in bütün ögelerini bu delillendirmede kullandı.
Bize de yöntem öğretti.
İnsanların anlayacağı bir dille konuşulması gerektiğini, bu örnekte görebiliriz. Hz.
İbrahim'in son sözü de dikkat çekicidir.
"Ben, hakka yönelen birisi olarak yüzümü, gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Ben, Allah'a ortak koşanlardan değilim." (En'am/79)
PUTLARI NEDEN KIRDI
Kur'an-ı Kerim Hz. İbrahim'in puta tapınan insanları Allah'a yönlendirirken takip ettiği yolu şöyle özetliyor:
"Andolsun, daha önce de İbrahim'e doğruyu bulma kabiliyeti vermiştik. Biz onu iyi tanırdık. Hani babasına ve kavmine: "Şu sizin tapmakta olduğunuz heykeller de nedir" demişti. Onlar: "Biz babalarımızı bunlara tapar halde bulduk" dediler.
(İbrahim:) "Andolsun ki siz de babalarınız da açık bir sapıklık içindesiniz" dedi. Onlar: "Bize gerçeği mi getirdin, yoksa sen oyunbazlardan biri misin" dediler. (İbrahim:) "Hayır! Rabbiniz, göklerin ve yerin Rabbidir. Onları yaratan O'dur. Ben de buna şahitlik edenlerdenim." dedi.
"Allah'a yemin ederim ki, siz arkanızı dönüp gittikten sonra putlarınıza bir oyun oynayacağım." Derken (İbrahim) onların hepsini paramparça etti, yalnızca en büyüğünü bıraktı. Umulur ki ona başvururlar. Dediler ki: "İlâhlarımıza bunu kim yaptı Doğrusu o zalimlerden biridir." (Bazıları:) "Onları diline dolayan bir genç var.
İbrahim adında biri" dediler.
Dediler ki: "Onu halkın gözü önüne getirin. Belki şahitlik ederler." (İbrahim oraya getirilince) "Ey İbrahim! Sen mi ilâhlarımıza bunu yaptın" dediler. (İbrahim:) "Hayır!
Belki şu büyükleri yapmıştır.
Konuşabiliyorlarsa onlara sorun!" dedi.
Bunun üzerine kendi vicdanlarına döndüler ve:
"Gerçekten sizler zalimsiniz!" dediler. Sonra yine eski kafalarına döndürüldüler ve: "Sen bunların konuşamayacağını çok iyi biliyorsun" dediler." (Enbiya/51-65) Hz. İbrahim puthaneye girdi ve elindeki balta ile büyük put hariç diğer bütün putları paramparça etti.
Sonra da baltayı büyük putun boynuna astı. Nemrud ve yanındakiler Hz. İbrahim'e bunu sen mi yaptın diye sorunca Hz. İbrahim büyük "puta sorun" dedi. Onlar; putların konuşmayacağını ikrar edince Hz. İbrahim şöyle demişti: Öyleyse Allah'ı bırakıpta size ne fayda ne de zarar veremeyen şeylere mi tapınıyorsunuz. Ayetler bunu şöyle anlatıyor:
"(İbrahim:) "O halde Allah'ı bırakıp da size hiçbir fayda ve zarar veremeyen şeylere mi tapıyorsunuz" dedi.
"Yazıklar olsun size de Allah'tan başka taptıklarınıza da! Siz aklınızı kullanmaz mısınız" (Onlar:) "Eğer bir şey yapacaksanız, onu yakın da ilâhlarınıza yardım edin" dediler. Biz de: "Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve selamet ol!" dedik." (Enbiya/66-69) Hz. İbrahim putların acizliğini de yine akıl ve vahiy eşliğinde kavmine gösterdi.