Nereden baktığımıza bağlı

Türkiye yıllarını AB ülkesi olmayı hayal ederek geçirmiş bir ülke. AB özellikle AK Parti iktidarının ilk dönemlerinde doğru şeyler yapılırken, Türkiye demokratikleşmek için çabalarken sürekli mırın kırın etti, havaya bakıp ıslık çaldı, hatta durumu idrak etmekten uzak açıklamalarla Erdoğan'la kurulan köprüleri yıkma noktasına getirdi. Ama Türkiye'de işler gerçekten kötü gitmeye başladığında ise "Mültecilere bizim yerimize bakıyor" diye ağzının fermuarını sonuna kadar kapattı. İkiyüzlü bir yapıdan bahsediyoruz. Buna rağmen AB ülkelerinin kendi vatandaşlarına sağladığı hukuk güvenliği, ekonomik refah ve demokratik özgürlükler hala çok yüksek ve bu yönüyle 'Avrupa standartları' diye bir şey, hâlâ var ve peşinden gidilesi. Avrupa standartlarıyla kıyaslandığında ülkemiz oldukça irtifa kaybetmiş durumda. Türkiye yakın sayılabilecek bir geçmişte hiç değilse İspanya kadar olabilecek bir ülke olmanın eşiğine geldiği için geriye gidişi çok hazin olan bir ülke. Doğru. Ama yaşadığımız coğrafyadan, bölgeden Türkiye'ye bakıldığında, ülke hala her şeye rağmen on numara beş yıldız görünebilir. O yüzden bu ülkelerdeki insanlar Türkiye'den ev alma yoluyla kelepir vatandaşlık edinme sırasına giriyor. TÜRKİYE AB ADAYI BİR ÜLKE DEĞİL ARTIK, BİR 'BÖLGE ÜLKESİ' Türkiye artık bölge ülkesi. Bu yönetilenler için acı, yönetenler için ise meşruiyet çıtasını düşürdüğü için oldukça avantajlı bir durum. Etrafa bir bakalım mesela... Uçsuz bucaksız coğrafyası ile yetinmeyen ve halkına votka ile patatesten fazlasını veremezken komşusuna saldıran Putin Rusya'sı Kendi halkına kimyasal silah kullanan, milyonlarca insanını katleden ya da sığınmacı yapan Esad Suriye'si Sandıktan çıkan başbakanı darbe ile devirip bütün partisini yargılayan, asan, zindanda öldüren Sisi'nin Mısır'ı Gazetecisini, Cemal Kaşıkçı'yı başka bir ülkedeki konsolosluğunda asit döküp buharlaştıran Muhammed Bin Salman'ın Arabistan'ı Devrim muhafızlarının sokak ortasında kadın dövdüğü İran ve malum molla rejimi Mezhepçilik yaparak Sünnileri ezen, zulmeden ve IŞİD gibi bölgenim başına bela olan bir terör örgütünün ortaya çıkmasına neden olan Irak'ı da unutmayalım Şimdi bunların liderlerinin hepsi yerli yerinde duruyor, hepsinin keyfi tıkırında, herhangi bir barış mesajı vermedikleri gibi ülkelerini demokratikleştirecek hamleler falan da yapmıyorlar, bilakis aralarında Putin gibi el yükseltip savaş çıkaranlar da var. Hepsi diktatör ve hiçbiri kaçmış değil. Çünkü 'bölge standartları' diye de bir şey var ve başarısız Arap baharından sonra o standartların altına düşüp zor durumda kalan diktatör diye bir şey yok. Sudan istisna oldu. Diktatörlük değil, otoriter sistem olan Türkiye'nin lideri bu durumda neden kaçsın Neden kaçmak zorunda hissetsin Avrupa'dan bakıldığında Türkiye çok irtifa kaybetti, lideri de diktatör gibi görünüyor olabilir. Ama 'bölgeden' bakıldığında Türkiye de, lideri de öyle görünmüyor. Bölge ülkelerinden gelenlerin, gelmeye devam etme, gelenlerin kalmayı seçme eğilimlerinden anlayabilirsiniz bunu. Dışardan, Asyatik, Sovyetik rejimlerden ve Ortadoğu ülkelerinde gelenler için bu ülkede en basitinden altyapı var. Lağım caddeden akmıyor. Temiz içme suyu var. Deprem yönetmeliği diye bir şey var. Kadınlar istediklerini giyebiliyor, diledikleri gibi sosyalleşebiliyor. Gıda, üretim ve hizmet ile ilgili standartlar var. Geceleri sokağa çıkma yasağı yok. Sürekli siren çalmıyor. Sürekli bombalanan cafe'ler oteller yok. Türkmenistan'da olduğu gibi liderin gezdiği yerde gezerken yanlışlıkla göz göze geldin diye hapse atılmak yok. Bilakis lideri yolda görüp fütursuzca sarılırsan sempati gösteriliyor. Bölge ülkelerinde korumalar tak diye ateş edip indirir, güvenlik gereği; bizde tam tersi haber olup medyaya çıkıyorsun. YÖNETENLER DEĞİL İFLASA SÜRÜKLENEN ORTA SINIF KAÇIYOR Türkiye'yi yönetenler tam olarak ne zaman Batı'nın yüksek hukuk demokrasi standartlarını örnek almaktan vazgeçip 'bölge ülkesi' olmaya karar verdi Özellikle darbe teşebbüsü sonrası bu iradenin daha da billurlaştığı, model değişikliğinin onaylandığı 2017 referandumuyla da tamamlandığı söylenebilir. Çoğu NATO ülkesi olan AB üyesi ülkeler dahi artık Türkiye'yi bu nokta-i nazardan değerlendirip çok fazla yüklenmiyorlar. Sığınmacılar konusunda onların omzundaki yükü kaldıran Erdoğan'ın en azından bir dönem daha iktidarda kalmasını istediklerine yemin edebilirim ama kanıtlayamam. Dolaysıyla burada kaçması söz konusu olanlar maalesef 'Yeni Türkiye'de devletin herkesi 'tebâ olarak gören' anlayışını haklı olarak içine sindiremeyenler. Eritilip bitirilen eğitimli orta sınıf. Yüksek lisanslı işsizler. Doktorlar. Fikir insanları. "Şunu söyler bunu yazarsam başıma ne gelir" korkusu yaşayanlar. Konut krizi nedeniyle sürekli ev sahipleriyle