(Muhakemat, Dokuzuncu Mukaddeme'nin tahlil çalışması.)
"Evet, bu dar dünya, beşerin cevherinde mündemic [yerleştirilmiş] olan istidâdât-ı gayr-ı mahdûde [sonsuz istidatlar] ve ebed için mahlûk [yaratılmış] olan müyulât [meyiller] ve arzularının sünbüllenmesine müsait değildir." (Muhakemat, s. 51.)
İnsanın cevherinin büyüklüğü, mahiyetinin yüksekliği, ulviliği, intizamının önemi yanında cinayetinin büyüklüğü de vardır. İnsanın ebede namzet olduğu için büyüktür. İhmal edilemez, mutlak yokluğa mahkum olup, kaçamaz, neticede ya Cennete ya da Cehenneme girecektir.
"İslâm'ın ve Asya'nın istikbali, uzaktan gayet parlak görünüyor."....
ünkü; İslâmiyet ve Asya'nın tarihi insanlığa hükmedip galip gelmiştir. Buna karşı koyamayacağını gösteren beş kuvvet var.
Birisi: Bilgi ve medeniyet ile techiz edilmiş olan İslâmiyet'in hakikî kuvveti.
İkincisi: Her işin özünde; iyi, mükemmel bir başlangıcın olmasıdır. Zaman, zemin, şartlar, tecrübe ve ihtiyaçlar Müslümanları doğruyu, güzeli ve bu mükemmelliği bulmaya zorlamıştır.
Üçüncüsü: Asya'yı sefalette, başka yerleri refahta göstermek Batı dünyasının "Müslümanlar üzerindeki bir aldatmacasıdır. Bu menfî düşünce ve gizi kinin yıkılması Müslümanlarda, bir silkinme, uyanma, gıpta ve rekabet ortaya çıkarmıştır.
Dördüncüsü: Aynı Allah'a inananların birliği, itidalli davranış, değişik mizaçların zenginliği, zaman, zemin ve şartlar zihinlerde yeni ufuklar açmıştır. Müsbet medeniyetin getirdiği fikir alışverişlerinin hızlanması, medenî dünyadaki yeni hâl, İslâm coğrafyasındaki asaletteki bozulmamış fıtratın birleşmesi güzel neticeler doğuracaktır.
Beşincisi: "Allah'ın kelâmını yüceltmek" davasının bir ana unsuru maddeten gelişmeye bağlı olduğudur. İslâmın emirlerine uyarak, zor şartları, fakirliğin baskısını, arzuları öldüren ümitsizliği ortadan kaldırıp, medenîleşerek, yenilenme meyl, arzusu, ümit, sabır ve tevekkülle yaşamak.
Bütün bu kuvvetlere karşı, Batı dünyası ve felsefesi: ihtilâle uğramış ve ihtiyarlamıştır. Günahları sevaplarından çoktur. İnsanlarının çalışmalarının gelirleri sefahatine yetmiyor!
İki sebepten.
Birincisi, Hak Dinin, fazilet ve düsturlarına uymayarak; sefahate müsaadesi, nefsî şehvete cevaz vermesi.
İkincisi, Şehvete düşkünlük, dinden uzaklığın neticesi olan merhametsizlikle gelirdeki eşitsizlik.
Hak dinden uzak Avrupa medeniyeti içi karışık, fesat ve ihtilâldedir. İslâmiyete sığınmazsa, bu medeniyetin yok olacağı tehdit açıktır.