Venezuela Strateji Bakan Yardımcısıyla ABD ile bütün dengeleri değiştirecek yeni anlaşma sürecini konuştum

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın davetiyle cuma günü Maslak TİM Center'daydım. Prof. Dr. Fahrettin Altun ve çalışma arkadaşlarının bu yıl ikincisini düzenlediği Uluslararası Stratejik İletişim Zirvesi'nin ilk gününü dikkatle takip ettim. Gerçekten iyi bir organizasyondu. Çok akıcı ve merak uyandırıcı konuşmalar oldu. Koskoca salon hıncahınç doluydu. Dış dünyaya aşırı kapalı bir alem olan Türk medyasından katılım beklediğim gibi çok düşüktü ama diğer yandan yabancı medya, akademi dünyası ve dış temsilciliklerden tahminimin üzerinde bir ilgi vardı. Sosyal medya çağında iletişim, medya okuryazarlığı, dezenformasyon ile mücadele gibi önemli başlıklarda farklı ülkelerden yönetici ve siyasetçiler kendi bakış açılarını sahnede soru-cevap şeklinde anlattılar. İlk oturumda İsrail Hükümeti Basın Ofisi Direktörü Nitzan Chen, Malezya Kriz Yönetimi Merkezi Kurucusu Nordin Abdullah, Polonya'nın eski Estonya ve Slovakya Büyükelçisi Tomasz Chlon, Kuzey Makedonya Hükümet Sözcüsü Dusko Arsovski ve Venezuela İletişim Planlaması ve Strateji Bakan Yardımcısı Edgar Lorenzo Padron Castillo konuşmacı idi. Tabii çok değişik dinamiklere sahip, ifade özgürlüğü ve demokrasi skalasında da farklı konumlarda bulunan ülkeler. Böyle bir yelpazeyi aynı ortamda bir araya getirmek detaylı bir karşılaştırma imkanı sunuyor. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığını bu organizasyondan ötürü tebrik ediyorum. Çok başarılı bir iş çıkarmışlar. Konuşmacılar arasında benim en çok ilgimi çeken Venezuelalı Bakan Yardımcısı Padron idi. Bu vesileyle Maduro'nun yönettiği ülkenin bir üst düzey devlet yetkilisini bulmuşken aklımdakileri sormak istedim. Venezuela Strateji Bakan Yardımcısı Edgar Padron Venezuela'da Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesinden beri çok ilginç gelişmeler yaşanıyor. Konjonktür değişmeye başladı. VENEZUELA'DA YAŞANAN KRİTİK DÖNÜŞÜM Dış dünyaya çok kapalı bir ülke olan Türkiye'de pek farkında olunmasa da Venezuela coğrafyasında bir evrimsel dönüşüm süreci var. ABD özellikle Trump döneminde gaza basarak 2019'da Maduro Hükümeti'ni zayıflatmak için Venezuela petrolüne çok ağır ambargolar uygulamaya başlamıştı. Hatta birçok Batı ülkesi ile birlikte ABD, Maduro'nun rakibi Juan Guaido'yu ülkenin "de facto" Başkanı ilan etti. Maduro'nun hangi yolla olursa olsun devrilmesi için azami gayret gösterdi ve bir askeri darbeyi bile kışkırttı. Ancak Maduro iktidarı devrilmedi. Bildiğiniz gibi ben hem Maduro zihniyetine hem de Maduro'nun ustası Chavez'in totaliter ve çılgınca yönetim anlayışına hep karşı olmuş liberal-demokrat bir yazarım. Totaliter diktatör Fidel Castro ya da Hugo Chavez'e ve Maduro'ya sırf solcu diye övgüler yağdırıp sonra da Türkiye'de özgürlük ve demokrasi olmadığını söyleme çelişkisine kapılıp kendi kazdığı kuyuya kendisi düşen çok yazar oldu bu ülkede. Fakat bu sol görünümlü totaliter zihniyete ne kadar karşıysam ABD'nin Latin Amerika'da örgütlediği, desteklediği askeri darbelere ve bu coğrafyayı ABD kolonisi gibi görmek istemesine de o kadar karşıyım. Öte yandan Maduro iktidarını yokluk ve açlıkla yıkmak isteyen Washington yönetimi son aylarda politika değişikliğine gitti. ABD Başkanı Biden özellikle Rusya-Ukrayna savaşı başladığından beri Venezuela'ya yönelik yumuşama adımları atıyor. Bunun sebebini tahmin etmek de güç değil. Rusya'nın gazı kesmesi ile birlikte büyük bir enerji ihtiyacı ortaya çıktı, yani Venezuela'nın petrolünü engelleme lüksü pek de yok şu sıralar ABD'nin. Washington ile Venezuela'nın karşılıklı yumuşama adımlarının en dikkat çekicisi ekim ayı başında geldi. Yıllardır ABD'de uyuşturucu kaçakçılığından tutuklu bulunan, Maduro'nun eşinin akrabası iki mahkuma karşılık Venezuela'da aralarında petrol şirketi yöneticilerinin olduğu 7 Amerikalı mahkum serbest bırakıldı. Geçtiğimiz hafta ise esas bomba geldi. ABD Hazine Bakanlığı, dev petrol şirketi Chevron'un Venezuela'da operasyonlara başlamak için anlaştığını duyurdu. Bu arada bir süredir Mexico City'de iki ülke arasında farklı kademelerde görüşmeler yapılıyor. ABD'nin yeniden Venezuela'dan petrol ithalatına başlaması ülkede berbat durumda olan ekonomik durumu düzeltmek için hayat öpücüğü demek. MADURO'NUN BAKAN YARDIMCISI KONUŞTU Dünkü zirvede Maduro Hükümeti'nin Strateji Bakan yardımcısını görünce tüm bunları kendisine sormak istedim - Geçen hafta Chevron Venezuela petrolü için 6 aylığına bir anlaşma imzaladı. Bu ne demek oluyor ABD ile aranızdaki buzlar eridi mi Evet, biliyorsunuz Hugo Chavez hayattayken Ortadoğu'da petrol ihracatçılarını destekleyen çok başarılı bir kampanya yürütüyordu. Ancak Chavez'in ölümünden sonra petrol fiyatları uçtu, bir patlama yaşandı. Venezuela uyguladığı politikalar nedeniyle, emperyalistlere karşı durduğu için ciddi yaptırımlara maruz kaldı. Hem yatırımlarımıza hem de petrolün satışına engel oldular. Sadece bu kadar da değil, bizim hükümetimizi yok hükmünde saydılar, milyarlarca dolar zarara uğradık. Bu uzun süre devam etti. Avrupa bankalarındaki para akışlarını durdurdular. Ancak bir süre önce Başkan Maduro'nun girişimi ile bir uzlaşma masası kuruldu sonunda. Bu masada enerji alanındaki belirsizliğin mağdurları vardı. Emperyalist güçler de artık masaya oturmayı kabul ettiler. Ancak şimdilik devletler değil şirketler. ABD'den şirketler geldi, artık mecburlar, bize ihtiyaçları var. - Gelen şirketler arasında Chevron var. Bildiğim kadarıyla 6 aylık bir anlaşma imzalandı bu