Bu yanlıştan lütfen artık dönün!

Sokaklar, caddeler, toplu taşıma araçları hınca hınç dolu. Ortalıkta binlerce genç. Hafta içi, gündüz saatlerinde kafe zincirleri, AVM'ler üniversiteli kaynıyor. Kış ortasındayız ama sanki yaz tatili. Yazık değil mi Deprem felaketinin üzerinden iki aya yakın zaman geçti, bu ülkenin gençleri neredeyse 7 haftadır yurtların depremzedelere tahsis edilmesi gerekçesi ile ismi olan ama cismi olmayan "uzaktan eğitim"e mahkum edildiler. Depremzedelere devlet tüm imkanları seferber etmeli, çok büyük mağduriyetler yaşanıyor ancak bir mağduriyeti başka mağduriyetlere sebep olarak ortadan kaldırmaya çalışırsanız zincir uzar gider Düşünün mesela siz İstanbul'da ya da Ankara'da ya da Türkiye'nin herhangi bir yerinde yaşayan, aynı şehirde üniversiteye giden bir gençsiniz. Birdenbire kampüsünüze kilit vuruldu, sizi doğrudan etkileyen herhangi bir durum olmadığı halde, yurtta kalan öğrenciler gerekçe gösterilerek okulunuz kapandı. Ne düşünürsünüz Eğitimin gözden çıkarılabilir bir şey olduğunu değil mi Ya da mesela üniversite için başka bir şehre okumaya gelmiş, yurt yerine kendine ev tutmuş bir gençsiniz. Okul kapandı. Ve ne kadar kapalı kalacağı belli değil. Ne yapacaksınız Kiralık dairenizi ne kadar süre tutacaksınız Boşaltsan aynı fiyata yeniden tutmak imkansız, boşaltmasan ne kadar süre bekleteceksin Kısacası bu ülkenin üniversitelileri darmadağın olmuş durumda. Herkes adeta açık öğretimli oldu! Üstelik bu çocuklar şayet ikinci, üçüncü sınıflarsa zaten yalnızca bu senenin başından beri sağlıklı bir şekilde kampüslerine gidebiliyorlardı. Öncesinde de pandemi bahane edilerek kapıya kilit vurulmuştu. Yani neredeyse üniversiteye gitmeden üniversite mezunu olacak bu çocuklar. Yükseköğretim topyekun açık öğretime döndü! Halbuki üniversite dediğimiz olgu sadece dersten ibaret değildir, bu bir atmosfer, bir etkileşim meselesidir. Gençler en az derslikler ve amfiler kadar üniversite koridorlarında da kendileri olmayı öğrenirler, birbirleriyle, hocalarla karşılaşmalar en az ders kadar önemlidir. Ama ne yazık ki bu ülkenin gençleri son 3 yıldır yüksek öğretimin ne demek olduğunu neredeyse unuttular. Kaybedecek zaman yok Sayın Özvar Üzerinden iki aya yakın zaman geçmişken YÖK Başkanı Sayın Erol Özvar'ın hala "uzaktan eğitim kararını nisanda gözden geçireceğiz" demesine isyan ediyorum! Zaten bu kadar vakit kaybedilmiş, bu ne rahatlık Sayın Özvar Gözden geçireceğiz ne demek Biraz daha oyalanırsanız bu seneyi toptan kaybedeceksiniz, şunun şurasında yaza ne kaldı Bakın Milli Eğitim Bakanlığı nasıl hemen okulların kapısını açtı Yalnızca depremin doğrudan vurduğu Adıyaman, Malatya,