Yorulunca

İlk yarıda Galatasaraylı futbolcuların girdikleri pozisyonları gole çevirememesi, yayını izlemek için platforma girmek kadar zordu. Zoru başardılar. Bayern Münih'i daha ne kadar perişan edebilirsin ki Kırk beş dakikanın tesellisi, soyunma odasına giderken 1-1'e üzülmeye yol açan kusursuz oyundu. Bu gruptan çıkarız sözünü hayal olmaktan çıkardı.

Kazımcan Karataş tercihi dışında (kaldı ki, o da dün konuşuluyordu kulislerde) sürpriz olmayan bir on bir tercihi vardı. Onun çaylaklığından gelen bir gol yense de Kazımcan, maçın genelinde bu kararın doğru olduğunu gösteren bir performans gösterdi. Şampiyonlar Ligi için alınan Angelino'nun, grubun en kritik maçında yedekte kalması, Tete-Mertens değişikliği ile Zaha sol kanattan sağa, Kerem Aktürkoğlu da alışık olduğu sol kanada geçti. Hücum verimliliği artmadı belki, ancak topun daha fazla Bayern Münih yarı sahasında kalmasını sağlayacak bir denge getirdi. Ön hattında hızlı oyuncuları olan Bayern Münih'e, geride 40-45 metrelik boşluk vererek oynamak hiç kolay değil. Yetmiş dakika boyunca savunma anlayışı Avrupa'da geçerlilik patenti almış Galatasaray, son bölümde takım savunmasında standart altındaydı.

Bunun sebebi yorgunluk. Önde agresif baskı, orta saha merkezinin enerjisini yükseltecek hamle oyuncusu Ndombele'nin istenen seviyede olmaması, giren oyuncuların istenen rahatlığı vermemesi, maçın son bölümünde Galatasaraylı oyunculara doğal olarak yorgunluk olarak yansıdı. Bu yüzden her zaman Şampiyonlar Ligi'nde her maçı daha dengeli oynamak gerek derim. Eğer bunu tercih ediyorsan, o tempolu oynanan dakikalarda gol atman şart! Bayern Münih son yirmi dakikayı enerjisi ve stratejisiyle üstün oynadı.