Otuzuncu dakikadan sonra

Otuzuncu dakika. Ne olduysa o andan itibaren oldu. Topu eveleyip geveleyen Trabzonsporlu oyuncular, birden ileride Onuachu'nun varlığını hatırladı. Sanki birden oluverdi. Abdullah Avcı yarım saat bekleyin, demediyse, arkadaşları hatırladıkları uzun boylu, fizik üstünlüğü ile rakiplerinin engellemekte zorlandığı Onuachu'ya topu sağlı sollu kaldırmaya başladı.

O da vurdu, vurdu. Sonra yine vurdu. Vurdukça, daha da vurdu. Onlar da o vurdukça, ortaladı, ortaladıkça da ortaladı. Vurdu kaçırdı. Vurdu. Kaçırdı, yine vurdu. Kurtarıldı mı diyeyim, kaçırdı mı, o kafa vuruşlarından birini, Trezequet kafayla tamamladı, gol oldu.

Merkezi kapa, stoperleri yönlendir, ikinci bölgede baskı yap, beklerini half-space atak yaptır; çok daha fazlasını sayabilirsiniz taktik süslemelerin de, bir işe yaramaz. Sadece bir ortaya bakar, gol atmak. Hava topunda güçlü bir oyuncun varken, diğer işlerle uğraşmak, boşa kürek çekmektir, bazen.

O golden sonra daha akıcı oynadı Trabzonsporlu oyuncular, rakibi daha dağınık hale getirdi, daha çok boşluk buldular. Sözleşme uzatma tekliflerini birer birer reddeden Bakasetas, bulduğu böyle bir boşlukta, şutunu çekti, sanki hiç ayrılmayacakmış gibi sevindi. Veya ben daha fazlasını ederim bence, dercesine.