Bir çekirdek hayat

Aziz üstadımız Bediüzzaman hazretlerinin hayatı bir çekirdek oldu, toprağa düştü, hayat buldu ve hayat oldu.Dünya genelinde Kur'an hakikatlerinin yayılmasına sebebiyet olan mübarek hayatı, te'lif ettiği eserler gönüllerde yeşerdi ve hayat oldu. Sonra da; hayatını, hayatı verenin yoluna sarf etti. Bediüzzaman hazretlerinin diğer bir hususiyeti de; yaşadığı hayatın bütün yönleriyle bir çekirdeği andırmasıdır. Bediüzzaman, büyük bir tevazu ve son derece hassasiyetle, rehberliğini şu ifadeleriyle ortaya koyar: "Nasıl ki bir çam ağacının buğday tanesi kadar bir çekirdeği, koca çam ağacına bir mebde' oluyor; kudret-i İlâhî o acip ağacı o çekirdekten halk ediyor. Milyondan ancak bir hisse o çekirdekte bulunurken, o çekirdek kader kalemiyle yazılan mânevî bir fihriste olmuş. Yoksa, bir köy kadar fabrikalar lâzımdır ki, o acip ağaç, dal ve budaklarıyla teşkil edilsin. İşte, azamet ve kudret i İlâhînin bir delili de budur ki, bir zerreden dağ gibi şeyleri halk eder. İşte, aynen bunun gibi, hiçbir mahviyet ve tevazu niyetiyle olmayarak, bütün kanaatimle ilân ediyorum ki, benim hizmetim ve sergüzeşte-i hayatım, bir nevi çekirdek hükmüne geçmiş. İnayet-i İlâhiye ile bu zamanda ehemmiyetli bir hizmet-i imaniyeye mebde' olmak için, Kur'ân'dan gelen ve meyvedar bir şecere-i âliye olan Nur Risalelerini ihsan etmiş." (Emirdağ L, s., 607) Nur'un satır aralarında hep bu yüksek hakikatler anlatılır.