Rekabet edilmesi imkansız bir popülizm

İşler kötü gidince popülizm artar, popülizm arttıkça işler kötü gider.Türkiye, çok değerli senelerini hiçbir yapısal meselesini çözmeden, aksine büyüterek ve aksine var olanlara yenilerini ekleyerek bu sarmalın içinde geçiriyor.Demokrasi ve hukuk düzeni gerilemekte; en başta da toplumun bu sahalarda beklentileri ve rıza seviyesi düşmektedir. Daha azına razı olmayı kabullenme ve beterin beterinden kaçınmak için mevcutla yetinme alışkanlığı herkesi kuşatmış durumdadır. Kötü siyasi tercihler, kurumları zayıflatmış, gelenekleri yok etmiş ve tecrübeyi devlet idaresinin dışına kovmuştur.Bütün bunların yerini de sınır tanımaz bir popülizm almıştır. Bir ülke düşünün, eğitimi bütün zamanların en geri seviyesinde ve ilkokuldan üniversiteye hiçbir kategoride insan yetiştiremiyor. Üniversiteleri dünya listelerine uzaktan bakıyor, bilimsel üretim neredeyse sıfır düzeyinde ve en önemlisi de eğitime, akademiye ve bilgiye hürmet kaybolmuş, üniversiteler lise, liseler ise ortaokul kalitesine düşmüş. Bu ülke bir sabah kalkıyor üniversiteye girecek öğrenciler için iyi kötü bir işe yarayan barajı da kaldırıyor.Böylelikle belki de birkaç soru dahi yapamayan öğrenciyle üniversite eğitimi yolunu açıyor. Ve böylelikle iktidar, o gençlerden gelecek oyu alabilmenin fırsatını kolluyor. Böyle bir popülizme dayanmak mümkün müSadece eğitimde değil, her alanda Üretemeyen, okumayan, araştırmayan, icat çıkaramayan, rekabet edemeyen bir toplumun gününü kurtarmak için yapılan ve artık en büyük icraat kalemi haline gelen popülist hamlelerin ülkenin omuzlarına yüklediği yük nasıl kalkar, kim bilir Yük kalkar kalkmasına ama toplum o alışkanlığın çıkmaz yol olduğu gerçeğiyle nasıl yüzleştirilirKoskoca bir ülke, tecrübeli bir millet, kazanımlarına değer veren bir toplum; şimdi ekonomiden hukuka, eğitimden dış politikaya kadar gördüğünden geri düşmüş ama hiç olmazsa burada kalalım, telaşını yaşıyor.Bir millet bırakın büyümeyi, bırakın dünya gücü olmayı, bırakın astığı astık kestiği kestik tafralar atmayı; sadece kendi ayakları üzerinde durmak istiyorsa bile öğrenmek, üretmek, yarışmak, bilime önem vermek, hukuku ve temel hakları sindirmek zorundadır. Başarılı bir devlet olmanın asgari şartı bunlardır. İnsanları yormadan,