Gerilime bahane arayan siyaset

Siyasete ve siyasetçiye güven çok yüksek değildi; son zamanlarda daha da düştü. Düşüşün ve kalite kaybının sebeplerini uzun izaha gerek yoktur. Başta iktidar olmak üzere siyasetin dilinde, davranış tarzında ve iletişim tercihlerinde ciddi bir seviye kaybı yaşanıyor. Siyasi malzeme olmayı hak etmeyen basit konular, ülkenin büyük problemlerinin önüne geçiyor veya o basit konuların büyük meselelerin önüne geçmesi için titiz bir strateji uygulanıyor. Her durumda sonuç değişmiyor İşler kötüye giderken o işlere eğilmeyi zorlaştıran bir atmosfer basıncı siyaset marifetiyle bütün ülkeyi kuşatıyor.Muhalefet de seviye konusunda çok iyi değildir. İktidarın kötü gidişiyle yetinen, vizyon veya yüksek siyaset üretme ihtiyacını görmezden gelen bir pratiğe mahkumiyetleri apaçık görünüyor. Esasen, "İktidardan daha iyisini yaparız" demekle yetinip, kalıcı vizyon ihtiyacını ıskalamaları affedilir değildir. Bu tercih doğal olarak siyasete güven problemini daha da büyütüyor.Nasıl siyaset yapacakları muhalefetin tercihi ve sorunu ama ortamdaki kalite kaybı öncelikle iktidarın sorumluluğundadır. Problemlerle yüzleşmekten kaçınmak uğruna izlenen propaganda yöntemlerinin bizatihi kendisi devasa bir probleme dönüşmüştür. Doğru ile yanlış, değerli olanla değersiz arasında fark kalmayıncaya kadar aşındırılmış bir zemine doğru gidiyoruz. Akıl almaz komplo teorileri bilimsel ve tecrübeyle sabit doğrulara galebe çalıyor ve hakikatin sesi kısıldıkça kısılıyor.Çünkü, siyasetin itibarında düşüklük, karartma gücü olmadığı anlamına gelmiyor. Dahası, siyaset gerçeği çarpıtma gücüne ilaveten gerilim üretme ve toplumu bu gerilimin tarafı haline getirme kapasitesini koruyor. En nihayet iktidarı kaybetmemek adına yapılabilecekleri makul gösterme ve tabana bunu anlatma becerisi bulunuyor. O kritik noktada siyasete güvenin olup olmadığı bir anlam taşımıyor. Aslolan kimlik, ihtiyaç ve taraftarlık adına insanları saf tutmaya davet edebilmek ve bunu bir ısrar dahilinde sürdürebilmektir. Türkiye'de olan da budur. Çünkü, iktidarla tabanının özellikle bir kesimi arasında tam da bu faaliyet için kurulmuş ve defalarca denenmiş bir iletişimi mekanizması bulunuyor. Sezen Aksu kampanyası bir istisna olsa da insanların neden korktukları, neden çekindikleri, ne zaman kaygılanacakları biliniyor, gerisi de çorap söküğü gibi geliyor. İktidar tabanındaki korkunun benzeri muhalefette ise uzun süredir zaten sabit ve yaygın bir endişe halidir. Gerilim