Ekonomik kriz ne zaman başlamıştı

Uzun kriz tüneline girmenin kaçınılmaz sonuçlarından bir tanesi de tünele ne zaman girdiğini unutmaktır. Hafıza yanıltmayı sever, insan da yanılmaya bayılır, başlangıç oksa unutulur.Türkiye; kısaca yüksek enflasyon, yüksek kur, yüksek faiz ve yüksek işsizlik olarak tanımlanabilecek ama geniş tanımıyla mutlak gerilemeye mahkum bir ekonomik kriz süreci yaşıyor. Tünelin boyu o kadar uzun ki bugün krizin sebebini Kovid salgınına veya üstüne gelen Rusya işgaline bağlayanlar çıkabilir. Bu da hükümete defans imkanı sağlarken, sorunun bütün taraflarını da aslında ne tür bir yönetim problemi içinde olduğumuz gerçeğinden uzaklaştırır. Hele bütün dünyada - bizimkinin onda biri olsa da- enflasyon problemi başgöstermişken Bu tablo, "Herkes krizde biz de krizdeyiz; hatta biz yine iyiyiz" gibi savunmalara bile imkan verir. Ki veriyor if(!googleAdm.includes('1659295543843')){ googleAdm.push('1659295543843'); googletag.cmd.push(function() { googletag.defineSlot('105383585desktop_yazaryazidesktop_yazaryazi_icerikici_sc', 640, 300, 336, 280, 300, 250, 'div-gpt-ad-1659295543843-0').addService(googletag.pubads()); googletag.pubads().enableSingleRequest(); googletag.enableServices(); }); } googletag.cmd.push(function() { googletag.display('div-gpt-ad-1659295543843-0'); }); Oysa Türkiye'nin krizi salgından önce başlayan ve aslında salgında fırsata çevrileceği umulan; bu gerçekleşmeyince Rusya işgaline bağlanan ama bir yandan da hem salgının hem de savaşın bölgesel tedarik ve lojistik imkanları nedeniyle sunduğu fırsatlara rağmen dinmeyen bir krizdir. Bu ülkenin Merkez Bankası ve Hazine Bakanlığı 128 milyar dolar rezervi henüz virüsün adı dahi bilinmezken boşaltmaya başlamıştı. Çünkü "faizle amansız savaş!" yüzünden kur yükseliyordu ve hükümet için Dolar'ın TL karşılığı bütün makro göstergelerden daha önemliydi. Bırakın virüsü, savaşı, depremi, seli; dünya yıkılsa bu yanlış politikadan vazgeçilmedi ve o 128 milyar şimdi 190 milyara kadar vardı. Hala satıyoruz Bu sayede kur arefeyi görüp bayramı göremiyor; 18'in altında debelenip duruyor! 2018 yılının Temmuz ayında; yani başkanlık sistemine mükemmelen geçtiğimiz dönemde ise Dolar sadece 4,8 liraydı if(!googleAdm.includes('1659295583181')){ googleAdm.push('1659295583181'); googletag.cmd.push(function() { googletag.defineSlot('105383585desktop_yazaryazidesktop_yaziyazar_icerikici_sc', 300, 250, 640, 300, 336, 280, 'div-gpt-ad-1659295583181-0').addService(googletag.pubads()); googletag.pubads().enableSingleRequest(); googletag.enableServices(); }); } googletag.cmd.push(function() { googletag.display('div-gpt-ad-1659295583181-0'); }); Hükümetin odaklandığı iki konudan biri kur seviyesiydi, seviye ortada. Öteki de faiz. Faizler ise artık hiçbir hesaba gelmiyor. Merkez Bankası yüz de 14'ten bankaları fonluyor, iş dünyası ise yüzde 40'tan kredi bulamıyor ama bankalar tarihi kâr rakamları açıklıyor. En az banka kârları kadara tarihi olan enflasyon oranları da kur ve faize karşı yanlış mücadelenin sonucudur. Enflasyon yine olacaktı ama Hans'ın Corc'un enflasyonu kadar. Yüzde 8, bilemedin 10.Türkiye salgına da Rusya işgaline de ters ayakta yakalandı ama ayaklarını düzeltmemekte ısrar ediyor. Bu yüzden dünyanın en yüksek faiz ve enflasyonuna sahip olan, milli parası adı sanı bilinmeyen ülkelerden daha değersiz bir ekonomi haline geldik. Dahası, Kur Korumalı Mevduat yüzünden bütün finansal faaliyetleri de dövize endeksli olan, mutlak dolarizasyonla yaşamaya mecbur bir ülke olduk çıktık. if(!googleAdm.includes('1659296099883')){ googleAdm.push('1659296099883'); googletag.cmd.push(function() { googletag.defineSlot('105383585desktop_yazaryaziYazar_yazi_icerikici_03_SC',