Selef-i Salihin'in izinde olmak1

Selef-i Salihin'in izinde olmak1

MUSTAFA ÇELİK

Allah'ın arzında insan olmak, Müslüman kalmak, Selef-i Salihin'in izinde olmakla kaimdir. Yani Selef-i Salihin'in izinde olmak, bir insanlık ve Müslümanlık meselesidir. Selef- Salihin'in izinde olmak; bedevilerin, mürtecilern işi değil, muvahhid medenilerin işidir.

Yolumuz Selefi Salih'in yoludur; onlar, zühd ve takva ile temayüz etmiş, boş şeylerden yüz çeviren, emanetlerine riayet eden, namazlarını huşu ile ve devamlı kılan, Allah'ın verdiği rızıktan infakta bulunan, ahirete gönülden inanan, Allah yolunda can ve mallarıyla cihad eden,

Rablerine tevekkül eden, musibet ve belalara sabreden, başlarına gelen hayır ve şerrin hepsine razı olan, iyiliği emredip kötülüğü yasaklayan, Allah yolunda yürürken kendini kınayanların kınamasından asla çekinmeyen, Rablerinin azabından korkan, şahitliklerinde dürüst davranan, öfkelerini yenip insanları affeden ve kendilerine kötülük edenlere bile iyilikte bulunan, inkılabı ve ıslahı yaşama dönüştüren kimselerdir.

Selef-i Salihin'in izinde olmak; Selef-i Salihin'in inancına, usulüne, üslubuna ve yaşam biçimine bağlı kalmak demektir. "Selef" kelime olarak; öncekiler demektir. "Salih" ise; iyi ve Allah'ın rızasına kavuşmuş insanlar için söylenen bir mefhumdur. "Selef-i Salihin"; başta sahabe, tâbiîn ve tebe-i tâbiîn döneminde yaşamış salih ve hayırlı insanları içine alan hususi bir kavramdır. Selef-i Salihin, Kur'ân-ı Kerim'in bize gösterdiği bir adrestir.

"İslâm'ı ilk önce kabul eden muhâcirler ve ensar ile iyilikle onlara uyanlar var ya, Allah onlardan razı olmuş; onlar da O'ndan razı olmuşlardır. Allah, onlara içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük başarıdır." (Tevbe Sûresi 100)

Selef-i Salihin; kendilerinin Allah'tan razı oldukları, Allah'ın da kendilerinden razı oldukları ümmetin hayırlı örnek ve önder nesilleridir. Yani tarih olarak asr-ı saadet ve ona yakın olan son iki asırda yaşamış bütün hayırlı ve salih insanlar, Selef-i Salihin kapsamına girer. Peygamber Efendimiz (sav) buyuruyor: "Ümmetimin en hayırlıları benim dönemimde yaşayanlardır. Sonra onları takip edenler, sonra da onları takip edenlerdir" (Buhârî, Fedâilu's-Sahabe, 1; Rikâk, 7; Müslim, Fedâilü's-Sahâbe, 216) buyurur. Bunlar da Sahabe, Tabiîn ve Tebe-i Tabiîn denen ilk üç kuşak nesillerdir.

Selef-i Salihîn ilim, amel ve fazileti birleştiren insanların yetiştiği bir dönemdir. Bu sebeple ümmetin vazgeçilmez istikamet ve istikrar önderleridir. Bunlar; imanda, İslâm'ı anlamada, ilimde ve amelde bütün Müslümanların örnek aldığı nesillerdir. Arapça Selef kelimesi, sellefe fiilinin mastarıdır. Kelime, yaşça büyük veya makamca ileri gelenler, yapılan hayır işleri, faizsiz borç verme ve görüşleri kendinden sonra taklit edilen kimse gibi anlamlara da gelir. (el- Mufredat, Isfahâni, Sh: 740-741, Mısır2007; İbn Manzur, C: 9, Sh:158 vd. Mısır1993 )

Dini konularda bir hükme varmak için meseleler, Allah ve Resul'üne havale edilmelidir. Burada Allah ve Rasul'ünden kasıt, Kur'an ve hadislerdir. Bunlar da geçmişte tamamlanmıştır. (Maide Sûresi3; En'am Sûresi38). Din tamamlanmış ve onda hiçbir şey eksik bırakılmamış olduğuna göre re'y, görüş, te'vil bize din tayin edemez, ancak dini anlamamızda bize yardımcı olur.