İslâm'ın ahlâk dersi

İslâm'ın ahlâk dersi

MUSTAFA ÇELİK

İslâm'ın imandan sonra en büyük dersi ahlâktır. Eğer ahlâklı bir Müslüman değilseniz, söyleyin İslam'dan hangi dersi aldınız İnsanların ahlâkı, namazda, oruçta, hacda değil, çarşılarda dirhem ve dinarla alışveriş yaparken, evliliklerde, anne-baba ve akraba haklarına riayet ederken, yolculukta, Allah'ın sınırlarını gözetirken, kulların haklarına riayet ederken ortaya çıkar. İşte bu, ahlâkın terazisidir. Ahlâk terazisinde bir değeri olmayanların dava iddialar bir vehimden öteye gidemez.

Dinde ahlâk, erdemler hazinesidir. Ona ulaşan iyiliklere ve güzelliklere ulaşır. Ahlâksız kalan, ilim sahibi de olsa kötülüklere bulaşır. Çıkarlar ahlâktan daha değerli görüldükçe, erdemli insanlar bulunmayacaktır!

Ahlâkın değer kabul edilmediği bir yerde kindarlık olur ama dindarlık olmaz. Ahlâkın bağlayıcı bir değer ölçüsü kabul edilmediği yerde dindarlar değil, dini darlar yetişir.

Toplumda ahlâk bağlayıcı kuralkral olmadıkça kuvvetin, servetin, şehvetin, şöhretin köleleri eksik olmayacaktır. Hz. Peygamber (sav)'in izniyle Asr-ı Saadette görevlendirilen Seriyyeler, gasp ve yağma eyleminde bulunan ahlâksızlara müdahale içindir. Kötüyü ve kötülüğü önlemek, iyiyi ve güzeli yaymak için ahlâk olmazsa olmazdır. Rasulüllah (sav) ne çirkin söz söyler, ne de çirkin bir davranışa yeltenirdi. O, "Sizin en hayırlılarınız, ahlâkı en güzel olanlarınızdır" buyurdu. (Sahih-i Buhari münâkib: 23; Sahih-i Müslim Fedâil: 68)

İslâm'ın bütün zamanlarda ve zeminlerde geçerli olan çağlarüstü evrensel bir dersi vardır. O da ahlâk dersidir. İslâm'ın ahlâkı dersi, "ben insanım" diyen herkesin adresidir. Ahlâk, beşer olarak hududumuzun nerde bittiğini bilmektir. İnsanların hak ve hukukunu kendi hak ve hukuku gibi savunmakta ahlâktır.

Hayatımızda bağlayıcı ahlâki umdeler yoksa karanlık bir ormanda uğultuların peşi sıra kaybolur gideriz. Yürümemiz gerektiği halde yürümediğimiz yolların pişmanlığına yenik düşmemek için, ahlâkı kuşanmak mecburiyetindeyiz. Bir başkasına verdiğiniz sevincin bir gün yolu bulup size geri döneceğine inanıyorsanız, ahlâkı kuşanmışsınız demektir.

Ahlâk, "Rabbena hep bana" anlayışına başkaldırıdır. Nail oldukları nimetlere kanaat edebilenler, ele geçirmeyi reddedenler, kendilerini sınırlandırabilenler, İslâm'ın ahlâk dersini alanlardır. Dünyadan aldıklarımızla değil, dünyaya verdiklerimizle değer kazandığımızı idrak ettiğimiz an, İslâm'ın ahlâk dersini aldığımız andır. Mazlumların acısını yüreğinizde hissetmiyorsanız, İslâm'ın ahlâk dersinden bir şey anlamamışsınız demektir. Doğru şeyleri umut etmeyi öğrenmemişseniz, karanlığa kurban gidersiniz.

Ahlâk insanı hem iyileştirir ve hem de güzelleştirir. Nimeti değil, nimeti vereni görebiliyorsan, İslâm'ın ahlâk dersini almışsın demektir. İhlas ve ihsan değişmezlerin olur. İhlas ve ihsanı olmayanın ahlâkı olmaz. Hayatın içinde yaşamak ile hayalin içinde yaşamak aynı şey değildir. Kişinin ahlâkı, haddini ve hesabını bildiği yerdir. Haddinizi ve hesabınızı bilmiyorsanız, ihlal etmeyeceğiniz ahlâki kural kalmaz.

Ahlâkın alâmeti, muhatabına değer vermek ve dünyada ona yer açmaktır. Kişinin kendisine yapılmasından hoşlandığı muamelenin aynısını muhatabına yapmasıdır.

Ahlâk her günün yeni başlangıcıdır. Ahlâk ile mukayyed kalınmadan geçirilen her gün bir kayıptır. Aklın zaferine olan inancınız ahlâkın fevkinde ise, felaketiniz başlamış demektir.