'Fitne'

Aslında fitne kelimesi aşağıda görüleceği üzere- Kur'an-ı Kerîm'de insan ilişkileri bağlamında kullanıldığında inkârcılardan gelen ve Müslümanları dinlerinden koparmayı amaçlayan yıkıcı faaliyetleri ifade eder. Fakat Hz. Peygamber'den sonra bu kavram daha çok siyasal mahiyetteki iç karışıklıklar için kullanılmıştır; bu kullanım halen de devam etmektedir."Fitne", değerli madenlerin saflığını anlamak için onları ateşte eritmek" manasındaki fetn (fütûn) kökünden gelmektedir. Klasik sözlüklerde "fitne"nin başlıca anlamları "Sınama, maddî ve manevî sıkıntı, üzüntü, belâ ve felâketle imtihan etmeedilme" şeklinde sıralanır.Kur'an'da fitne ve türevleri 60 ayette geçer. Kur'an kavramlarının anlamlarını tespit etmede en kıymetli kaynaklardan olan Taberî'nin (ö. m. 923) Câmi'u'l-beyân adlı tefsirinde "fitne"nin "Sınama (ibtilâ), deneme (ihtibâr) ve sınav (imtihan)" anlamına geldiği ısrarla tekrarlanır. "Şirk, inkâr, eziyet, inanç baskısı, ateşe atarak işkence etme, hile ve tuzak, düşman saldırısı, Allah'ın kuluna geniş imkânlar vererek hayırsever olup olmadığını ortaya çıkarması" gibi anlamlarda kullanıldığı ayetlerde de aslında "sınama, deneme, sınav" şeklindeki esas manalar vardır. Bunu Taberî de ifade eder.Kur'an'da belirtilen "deneme, sınama ve sınavlar", yokluk, hastalık, musibet, düşman saldırısı vb. sıkıntılarla olabildiği gibi; daima risk taşıyan mal mülk, evlât, sağlık vs. nimetlerle de olmaktadır. Bu husus özellikle, "Bir fitne olmak üzere sizi kötü durum (şer) ile de iyi durum (hayır) ile de deneyip sınarız" mealindeki ayette (Enbiyâ 2135) açıkça belirtilmiştir. "İnsana bir iyilik denk gelirse pek memnun olur; ama bir fitneye maruz kalınca da (hakikatten) yüz çevirir" (Hac 2211) mealindeki ayette ise fitne "hayır" kavramının zıddı olarak kullanılmıştır.Putperestlerin Müslümanları dinlerinden çevirme amaçlı faaliyetleri de bazı ayetlerde fitne kavramıyla ifade edilmiştir. Kur'an'ın verdiği bilgilere göre bilhassa Mekke döneminde ağır inanç baskıları şeklinde uygulanan bu fitne faaliyetleri hicretten sonra daha çok Medine dışındaki Müslüman kabilelere yönelik olarak sürdürülmüştür. Ama böylesi fitneler hep kötü sonuçlar doğurmayabilir; tersine, -ilk Müslümanlarda görüldüğü gibi- bu baskılar bireysel ve toplumsal vicdanlarda saygın bir direniş de oluşturmaktadır. İbn Manzûr, S. Şerif Cürcânî ve Tehânevî gibi terminoloji sözlüğü yazarlarının da fitne tanımlarında bu hususu dikkate aldıkları görülür.Fitnenin Kur'an'daki kullanımlarında "sosyal kargaşa, anarşi, iç savaş" gibi bir anlam bulunmadığı halde bazı hadislerde İslâm'ın ilk asırlarından itibaren vuku bulan dinî ve siyasî çalkantıları, toplumsal karışıklıkları haber veren ifadelerde kelime bu anlamıyla geçmektedir. Bu anlam kayması ve ilgili rivayetler, Hz. Peygamber'den sonra baş gösteren dinî görünümlü siyasal