Musul'u İngilizler kazandı, biz kaybettik

Musul'u İngilizler kazandı, biz kaybettik

MUSTAFA ARMAĞAN

Musul'un tapusunun elimizden resmen çıkışının 99. yıldönümündeyiz. 5 Haziran yas günü ilan edilmeli.

O Musul ki hem Türkler ve Kürtlerin ortak toprağı ve Anadolu beşerî coğrafyasının tabii bir uzantısıydı, hem de altından petrol fışkırıyordu (şimdi buna doğalgaz da dahil oldu).

Bilelim ki Cumhuriyet döneminde toprak kaybettik ve o vatan toprağı bizde olsaydı 99 yıldır petrolomüzün beşte birini iç piyasaya satıyor, kalanını da ihraç ediyor olurduk.

Çorak bir araziden değil, günde 4 milyon varil petrol çıkarılan bir 'toprak'tan bahsediyoruz ey milletim.

Peki Musul elimizden nasıl çıktı

Özetleyelim:

Lozan antlaşması âkid taraflarca onaylanmasını müteakiben 9 ay içinde İngiltere ile Türkiye kendi aralarında anlaşamazlarsa Milletler Cemiyeti'nin hakemliğine başvurulacaktı. Musul bu şartla Lozan paketinden çıkarıldı. (Bu arada MC'nin hakemlik yetkisi yoktu. İngilizlerin bir başka oyununa gelmiştik.)

Musul dosyası Mayıs-Haziran 1924'te Haliç Konferansına getirildi. Burada anlaşmaya varılamayınca Milletler Cemiyeti'nin hakemliğinde Musul için anket ve raporlar yazıldı. Şeyh Said vakası tam bu sırada patlak verdi.

Sonuçta 5 Haziran 1926'da Ankara'da imzalanan antlaşmayla Musul İngiltere mandası altındaki Irak'a verildi.

Türkiye bu yenilgiyi örtmek için İngilizlerin desteğiyle çıkan Şeyh Said isyanı yüzünden Musul'u kaybettiğimiz propagandasına girişti. Lakin İngiltere bu sataşmaya sert çıktı. Büyükelçi Sir Ronald Lindsay, Başbakan İnönü'ye "İsyanı desteklediğimize dair deliliniz varsa gösterin, yoksa susun. Aksi halde ilişkilerimiz bozulur" dedi. Bunun ne anlama geldiğini bilen İnönü geri adım atacaktı.

Nitekim resmi çevreler Şeyh Said isyanını İngilizlerin desteklediği iddiasından çark etti. Bir daha ağızlarına almadılar. Bunun üzerine 'irtica' söylemine dönüldü ve İzmir suikastı operasyonu tam da Musul'un kaybı üzerine infial gösterecek muhalefetin sindirilmesi için bulunmaz bir fırsat oldu. Terakkiperver Fırka adlı muhalefet partisini büyük gazetelerle beraber kapattıran Takrir-i Sükûn Kanunu yüzünden Musul'un kaybı konuşulamadı.

Şimdi size İsmet Paşa'nın Lozan'da iki ay içerisinde Musul davasından nasıl döndüğünü resmi yazışmalar ışığında sunacağım. Buyurun:

27 Kasım 1922: "Türkiye fakir bir ülke; Musul petrollerinden pay istiyoruz." İsmet

3 Ocak 1923: İsmet Paşa hazretlerine: Fevzi (Çakmak) Paşa Musul'un hangi şartla olursa olsun idaremiz altına geçmesi lazım geldiği düşüncesindedir. Başbakan Rauf (Orbay)

11 Ocak 1923: Rauf kardeşim,işler birçok noktalarda dolaştı, durdu. Ukde noktası, Musul'dur. Musul'u İngilizlerin ne olursa olsun bize vermesi lazımdır. Şurada burada blöf, gösteri para etmez.Dünyanın kuvvetini bir araya getirseler Türkiye murahhasları gözlerini dikerek Musul'u talep edeceklerdir. () Gerçekten de dünyanın en haklısı ve bu bakış açısından en kuvvetlisiyiz.İsmet

19 Ocak 1923