52 yıl önce ölen İnönü'den Lozan itirafları

52 yıl önce ölen İnönü'den Lozan itirafları

Mustafa Armağan

İnkılap Tarihi'nin baştan beri sicili bozuktur ve bu bozuk sicil genetik olarak devam edip gitmektedir.

Lozan üzerine İngiltere'de doktora yapan Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Sevtap Demirci'nin Belgelerle Lozan (Alfa: 2011) adlı kitabından bir alıntıyla başlayalım. İsmet Paşa'nın 4 Şubat 1923 günü gazetecilere konuşması tezinden hazırlanan kitapta şöyle anlatılır:

"Otele döndüğünde, ne olduğunu öğrenmek isteyen gazeteciler etrafını sarmıştı. Paşa "Hiç bir şey!" diye yanıtladı: "Esareti kabul etmedik." (s. 120)

Boğaziçili Prof., İsmet Paşa'nın bu ifadesi için iki ayrı kaynak belirtmiş. İlki Ali Naci Karacan'ın Lozan adlı kitabı (Milliyet: 1971, s. 293), diğeri Şevket Süreyya Aydemir'in İkinci Adam'ı (Remzi: 1988, c. 1, s. 248).

Gayet bilimsel, değil mi Siz öyle zannedin.

Bir kere aşağıda nakledeceğimiz uzunca pasajı zülf-i yare dokunmayacak hale getiren Aydemir'in kitabında İsmet Paşa "esareti reddettim" demez, "iktisadî esareti reddederim" der. Arada dağlar kadar fark var.

İkinci olarak Karacan'ın kitabında geçen ifade hem daha uzun, hem de tezde bağlam ve anlamından uzaklaştırılarak makaslanıp hırpalanmış. Cümlenin aslını 1943 tarihli ilk baskısından aktarıyorum (s. 212).

"Bütün fedakârlıkları yaptım, her şeyi kabul ettim, fakat memleketin iktisadi esaretini reddettim."

İşte bu olmadı. Karacan'a yazdırdığı kitapta İsmet Paşa'nın "Her şeyi kabul ettim" şeklindeki cümlesini tezde "Hiçbir şey" diye değiştirmişsiniz. Paşa "İktisadi esareti reddettim" demiş, siz "iktisadi" kelimesini tırpanlayarak "Esareti kabul etmedik" yapmışsınız. Oysa bu konuşmanın bir başı var ve nedense İngilterelerde doktora yapmış prof. İsmet Paşa'nın ibretlik sözlerinin yüzde 99'unu atlamış.

Aşağıda Karacan'ın Lozan Konferansı ve İsmet Paşa (s. 211) adlı kitabının ilk baskısından o 'sakıncalı' pasajı aktaracağım.

"Her şeyi kabul ettik"

İngiltere başdelegesi Lord Curzon 9 Şubat 1923 tarihli İkdam gazetesinde geçtiği gibi bizden koparacağını koparmış ve 4 Şubat gecesi 21.35 gibi trenle Londra'ya doğru yola çıkmıştır. Hayal kırıklığı yaşayan İsmet Paşa gazetecileri toplar etrafına ve onlara dert yanar:

"Bizi buraya davet ettiler. Geldik. Fakat karşımızda kimseyi bulamadık. Yalnız kaldım. Bu sefer de bana hiçbir şey haber vermeden gidiyorlarmış! Gene burada yalnız kalıyorum. İnsana bir haber verilmez mi" der.

Bu sözlerde Özgür Özel'in geçenlerde AB Konseyi Başkanı Antonio Costa'dan yüz bulamayıp 5 dakikacık zaman dilenmesine benzerlik aşikârdır.

Barışı yapamamıştır. Şimdi ülkesindeki yetkililere ne diyecektir Sözlerine yakınma dozunu artırarak şöyle devam eder İsmet Paşa:

"Ben bütün konferans esnasında bu ağır mesuliyetin yükü altında çalıştım. (…) Eğer dünyada tek kimse çıkıp da bana 'Daha yapılacak fedakârlıklar vardı…', 'Şu kararı almalıydınız!' diyebilirse onları yapmaya razı olurum. Ben fedakârlığı son haddine vardırdım.

Toprak meselelerinin hepsi halledildi. Bu meselelerde kendi zararımıza ve müttefiklerin lehine kararlar aldık.

Ekalliyetler (azınlıklar) meselesini müttefiklerin dilediği gibi hallettik.

Boğazların serbestliğini kabul ettik.

Adli kapitülasyonlar meselesinde anlaştık. (…) Nihayet bu meselede de her aklı başında insanın kâfi addedeceği bir hal tarzını kabul ettik.

İktisadi meselelerde âdil, meşru olan her şeyi kabul ettik. Biz namuslu borçlularız. Düyun-u Umumiye idaresinin faaliyetinin devamına razı olduk. İktisadi ve mali meselelerden çoğunu müttefiklerin lehine hallettik. Bu meselelerden birkaçı kalıyor. Bunları kabul etmedim. Bütün fedakârlıkları yaptım, her şeyi kabul ettim, fakat memleketin iktisadi esaretini reddettim."

Lozan'da birkaç mesele hariç İtilaf devletlerinin bütün dayatmalarını kabul ettiklerini ve masada daima taviz veren taraf olduğumuzu itiraf eden İsmet Paşa'nın bu sözleri aslında başka bir kaynakta, devrin gazetecilerinden Ahmed Cevdet tarafından İkdam gazetesinde daha geniş olarak zikredilmiş ama nedense tarihçilerimizin iltifatına nail olamamış. Ben Nuri Sağlam'ın yayına hazırladığı Türk Basınında Lozan: Ahmet Cevdet'in Lozan Makaleleri (Albaraka: 2023, s. 152-3) başlıklı kitapta fark ettim. Ahmed Cevdet'in 9 Şubat 1923 tarihli İkdam gazetesinde çıkan