12 Eylül, Yunanistan'ın NATO'ya dönmesi için yapılmıştı

Çocukluğum ihtilal acıları içinden geçti. "İhtilal" sözünü ilk duyduğumda annemin "Sen daha doğmamıştın" dediğini hatırlıyorum. Kastı, 27 Mayıs darbesiydi. Kelimeyi bir daha duyduğumda Bursa'da, Tuz Pazarı'nda 3 katlı bir ahşap konakta kiracı olarak oturuyorduk. Geniş bahçesinde envai türlü meyve ağacı vardı. 10 yaşındaydım, gazetelerde "Ordu muhtıra verdi!" haberini okuyor, radyoda sık sık bazı generallerin adlarını işitiyorduk. Öğrenci mitingleri, banka soyma, adam kaçırma, polisle çatışma ve rehin alma haberleri birbiri ardınca halka duyuruluyordu. Deniz Gezmiş ve arkadaşları bir gün o şehirde, ertesi gün bu ilçede hortluyordu. Yediden yetmişe hepimizi dehşet kaplamıştı. Nihayet 12 Mart Muhtırası verilmiş ve Başbakan Demirel istifa ettirilerek asker duruma el koymuştu. "Belle epoque" bitmişti. Bir süre sonra terör eylemleri de şıp diye sona ermişti. Demirel ve Ecevit'in de zaman zaman hatırlattıkları soru şudur: Acaba terör eylemleri darbe için meşruiyet zemini oluşturmak için mi engellenmemişti Açıkçası, ortada bir danışıklı döğüş mü vardı Bu darbe modelinin benzeri 9 yıl sonra yeniden yaşanacaktı. Yine ayın 12'sinde ama Eylül ayında gerçekleştirilen askerî darbe beni bu defa 19'umda yakalamıştı. Elbette anarşi vardı, şehirlerin göbeğinde kurtarılmış mahalleler, Fatsa gibi ilçeler, Ümraniye'deki 1 Mayıs mahallesi gibi "kurtarılmış bölgeler", girilecek ve girilmeyecek semtler bitivermişti pıtrak gibi. Sokaklarda