Bodrum'a butik turizm anlayışı yakışır

Rüzgârlı, serin, tertemiz bir hava ve dalgaların sesi... Tam da benim sevdiğim, mevsim dışı dönemlerini özlediğim Bodrum. Bu kez bayram tatili sırasında oradaydım.Denizin hemen yanı başında her sabah güneşin doğuşunu seyrederek uyanmak, uzun yürüyüşler yapmak yetiyor insana. Ama işinin ehli ekibin olduğu bir yerde konaklamak, dostlarla sohbet etmek alınan hazzı başka bir boyuta taşıyor. İnşaat, enerji, doğalgaz dağıtım, gıda ve turizm alanlarında faaliyet gösteren Fernas Şirketler Grubu'na ait olan Gündoğan Koyu'ndaki Cape Bodrum'a daha önce de gitmiştim. Kuruluş aşamasında Yunanlı bir turizm şirketiyle ortaklık yapmışlar, anlaşamayınca yollarını ayırmışlardı. Otel son 2 yıl içinde büyük değişim geçirmiş. Kapıda karşılandığınız andan itibaren farkı hissediyorsunuz. Lüks, konforlu ama sade ve samimi bir yere girdiğinizi anlıyorsunuz. Bunda görev yaptığı yerlerin çıtasını hep yukarı taşımış bir profesyonel olan Genel Müdür Hasan Gürsel'in kurduğu ve yetiştirdiği ekibin payı büyük. Gürsel, açılışından itibaren 16 yıla yakın bir süre Hillside'ın genel müdürlüğünü üstlenmiş. Ardından Club Marvy'nin kuruluşunda görev almış. Şimdi ise tüm bilgi ve birikimini Cape Bodrum için kullanıyor.Hasan Bey'le Bodrum'da nasıl bir turizm anlayışı olması gerektiği üzerine sohbet etme fırsatı da bulduk. Ona göre Türkiye'de, özellikle de Bodrum'da beslenmesi gereken kitle turizmi değil, butik turizm konsepti. Tarifeli seferler artarsa şanslarının artacağını düşünüyor. Kendilerini de grand butik otel olarak tanımlıyor. Farklı büyüklükte ve konseptte 110 odaları varmış ama tesisin bana göre en güzel yanı tüm odalarının denizi görmesi. Manzaralı-manzarasız, öne bakan-arkaya bakan, insana çoğu zaman hayal kırıklığı yaşatan seçeneklerin olmaması. Bir zamanlar yatay blok mimarisi eleştirilse de çok iyi düşünülmüş, kullanıcı dostu bir otel mimarisi tasarlanmış. Bence müşteri memnuniyetinin önemini en üst sıraya alan anlayışları, tüm ekibin güler yüzlülüğü, profesyonel duruşları, konuklarla kurdukları mesafeli ama içten ilişki birçok tesise örnek olmalı.Yeme içme konusuna gelince; orada da fark yaratmışlar. Divle obruktan Kargı tuluma, Ezine'den Trakya kaşarına peynir seçimlerinden başlayarak kullandıkları tüm malzemeler ürün kalitesine verdikleri önemi gösteriyor.Sabah kahvaltılarını da saat 12.00'ye, hatta daha da ötesine kadar sürdürüyorlar. Geç kalkmak isteyenler ya da benim gibi geç kahvaltı etmeyi sevenler için büyük kolaylık ve biraz da tasarruf...Anda RestoranHaberin DevamıOtelin 'executive chef'i Adnan Turgay Tümer işine âşık ve çok başarılı bir şef. 3 gün boyunca Anda Restoran'ın menüsünde yer alan yemekler bizlere tam anlamıyla bir şölen yaşattı. Steak tartar ve çiğköfte harmanı, mandalina ekşisi, yeşil elma, taze soğan ve acı biber ile yaptığı Bodrum çipura ceviche, yerli kalamar tava başta olmak üzere tüm yemekler çok başarılıydı. Konya küflü peynirli çıtır pide üstünde ve yanında isli yoğurtla servis edilen oğlak tandır ise damak hafızamda gerçekten de unutulmaz bir iz bıraktı.Haberin Devamı Denizin kıyısında yer alan, müdürlüğünü deneyimli isim Tuna Yılmaz'ın üstlendiği Anda Restoran, İstanbul'da Japon mutfağının en iyi temsilcilerinden Itsumi'nin şubesi ve Escape Beach Lounge sadece konaklayanlara değil bölgede yaşayanlara da hizmet veriyormuş. Her birinde fiyat-kalite dengesi de sağlanmış. Haziran ayından itibaren haftada 3 gün İstanbul Gelişim Orkestrası ve ünlü yorumcular eşliğinde caz akşamları olacakmış. Salı günleri de "komşu gecesi" yapmaya karar vermişler.Bir İtalyan klasiği26 yıl önce Akmerkez kompleksinin içinde açılan İtalyan restoranı Paper Moon bu süre içinde ne kalitesinden ne de popülaritesinden bir şey kaybetti. İstanbul'un müdavimlerini oluşturmuş bir sosyal buluşma noktasına dönüştü.Haberin Devamı Bunda açılıştan günümüze executive şef olan Giuseppe Pressani'nin yönetiminde reçetelerine sadık kalarak standardı korumalarının payı büyük. Pressani'nin dediği; gibi öncelikleri